ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ ARŞİVİ - Turk Kardiyol Dern Ars: 47 (3)
Cilt: 47  Sayı: 3 - Nisan 2019
DAVETLI EDITÖRYAL YORUM
1. 
Cardiovascular effects of laparoscopic sleeve gastrectomy
Niki Katsiki, Dimitri Mikhailidis
PMID: 30982811  doi: 10.5543/tkda.2019.16256  Sayfalar 159 - 161
Makale Özeti |Tam Metin PDF

ARAŞTIRMA
2. 
Obez hastalarda ‘sleeve’ gastrektominin kısa dönemde kilo kaybı ve diyastolik fonksiyon üzerine etkileri
Short-term effects of sleeve gastrectomy on weight loss and diastolic function in obese patients
Mustafa Aytek Şimşek, Ayça Türer Cabbar, Olcay Özveren, Sinan Aydın, Öge Taşçılar, Muzaffer Değertekin
PMID: 30982826  doi: 10.5543/tkda.2018.95994  Sayfalar 162 - 167
Amaç: Bariatrik cerrahinin obez hastaların kalp yapısı ve fonksiyonlarını iyileştirdiği bilinmektedir. Bu çalışmada ‘sleeve’ gastrektominin (tüp mide ameliyatı) vücut ölçüleri ve diyastolik fonksiyon üzerinde kısa dönem etkilerini araştırdık.
Yöntemler: ‘Sleeve’ gastrektomi planlanan 41 ardışık obez hasta çalışmaya dahil edildi. Çalışma başlangıcında ve takipte vücut ölçümleri ve ekokardiyografik ölçümler kaydedildi. Toplam kilo kaybı yüzdesi ve fazla kilonun kayıp yüzdesi hesaplandı.
Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 42.85±11.47 idi, bunların 21’i (%51.1) kadındı. Ortalama vücut kitle indeksi (VKİ) 44.86±5.62 kg/m² idi. Ortalama takip süresi 91.24±44.48 gündü. Katılımcılarda istatistiksel anlamlı olarak kilo kaybı (26.64±10.5 kg), VKİ’de (8.84±3.93 kg/m²) ve vücut yüzey alanında (VYA) azalma (0.27±0.12 m²) saptandı. Mitral E hızında ve mitral annüler e hızında anlamlı artış; mitral A hızında, E/e oranında, sol ventrikül kitlesinde (LVM) ve sol atriyum hacminde (LAV) anlamlı azalma saptandı. Vücut ölçülerindeki değişiklik miktarı ile ekokardiyografik ölçümlerdeki değişim miktarları arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Sadece fazla kilonun kayıp yüzdesi ile LAV’deki azalma arasında orta derecede pozitif korelasyon saptandı.
Sonuç: ‘Sleeve’ gastrektomi ile ameliyat sonrası kısa dönemde anlamlı kilo kaybı ve diyastolik parametrelerde anlamlı iyileşme sağlanmıştır. Kilo kaybı miktarı ile ekokardiyografik parametreler arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır.

3. 
Akut anteriyor miyokart enfarktüslü hastalarda aVR derivasyonundaki iskemik değişiklikler sol ventrikül trombüs veya yüksek dereceli spontan ekokontrast ile ilişkilidir
Ischemic changes in lead aVR is associated with left ventricular thrombus or high-grade spontaneous echocontrast in patients with acute anterior myocardial infarction
Yahya Kemal İçen, Yurdaer Dönmez, Abdullah Orhan Demirtaş, Hasan Koca, Mustafa Lütfullah Ardıç, Ayşe Selcan Koç, Fadime Karataş, Mevlut Koç
PMID: 30982814  doi: 10.5543/tkda.2018.57296  Sayfalar 168 - 176
Amaç: Biz bu çalışmada, akut anteriyor miyokart enfarktüslü (ME) hastalarda, yüzeyel elektrokardiyografide aVR derivasyonundaki iskemik değişiklikler ile sol ventrikül trombüsü (LVT) veya yüksek dereceli spontan ekokontrastı (SEK) arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık.
Yöntemler: Yüzeyel EKG’de aVR derivasyonunda T dalga polaritesi (TPaVR) ve ST segment sapması (STaVR) sayısal olarak ölçüldü ve mutlak değerleri hesaplandı. Büyük mutlak değerin, küçük olana bölünmesiyle ST/TPaVR oranı elde edildi. Ekokardiyografik görüntülerden LVT veya yüksek dereceli SEK varlığı kaydedildi. Syntax skoru (SS), klinik SS (cSS) ve rezidüel SS’leri (rSS) anjiyografik görüntülerden hesaplandı.
Bulgular: Otuz dört hastada LVT veya yüksek dereceli SEK mevcuttu ve Grup 1 olarak adlandırıldı. Yüz yetmiş hastada herhangi bir LVT ya da yüksek dereceli SEK yoktu ve bu hastalar Grup 2 olarak belirlendi. P dalgası süresi, V2 ST-segment yüksekliği, TPaVR, cSS ve ST/TPaVR oranı, Grup 1’de anlamlı olarak daha yüksek bulundu. EF ve STaVR, grup 2’de anlamlı olarak yüksek bulundu. EF (OO: 0.9, %95 GA: 0.833–0.973, p=0.008), TPaVR (OO: 1.454, %95 GA: 1.074–1.967, p=0.015) ve ST/TPaVR oranı (OO: 1.6, %95 GA: 1.307–1.959, p<0.001) grup 1 için bağımsız belirteç olarak tespit edildi.
Sonuç: Anteriyor ME’li hastalarda; yüzeyel EKG’de aVR derivasyonundaki iskemik değişiklikler, LVT veya yüksek dereceli SEK ile yakından ilişkilidir.

4. 
Postmenopozal kadınlarda serum prolaktin düzeyi ve koroner arter aterosklerozu arasında bir korelasyon var mı? Bir kesitsel çalışma
Are prolactin serum levels and coronary artery atherosclerosis correlated in postmenopausal women? A cross-sectional study
Alireza Amirzadegan, Elnaz Salimi, Ali Hosseinsabet
PMID: 30982813  doi: 10.5543/tkda.2018.45213  Sayfalar 177 - 184
Amaç: Prolaktin düzeyi, ateroskleroza eğilimi artıran çeşitli durumlarla ilişkilidir. Aterom plaklarında prolaktin reseptörleri bulunmuştur. Ancak serum prolaktin düzeyiyle koroner arter aterosklerozunun yaygınlık ve ciddiyeti arasında korelasyon henüz çalışılmamıştır. Bu çalışma bu ilişkiyi incelemektedir.
Yöntemler: Selektif koroner anjiyografi adayı olan, serum prolaktin düzeyleri normal 414 postmenopozal kadın çalışmaya alındı. Hastaların lipit profilleri, serum prolaktin, tiroit uyarıcı hormon, C-reaktif protein, üre, kreatinin ve açlık kan şekeri düzeyleri ölçüldü. Her bir hastanın Gensini skoru hesaplandı. Çalışma popülasyonu serum prolaktin düzeyinin üçte birlik dilimlerine göre 3 gruba ayrıldı.
Bulgular: Tek değişkenli analizde 3 grubun Gensini skorları arasında istatistiksel açıdan anlamlı herhangi bir farklılık yoktu (p=0.075). Çok değişkenli analizde, serum prolaktin düzeyinin Gensini skoru için bağımsız bir belirleyici olmadığı (p=0.430), buna karşılık yaş, hipertansiyon ve diyabetin bağımsız belirleyiciler olduğu saptandı.
Sonuç: Bu çalışmada, postmenopozal kadınlarda serum prolaktin düzeyiyle Gensini skoruyla ifade edilen koroner arter aterosklerozu arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir korelasyon bulunmadı.

5. 
Renovasküler hipertansiyonda hematolojik endeksler: Eğilim skoru eşleme analizi
Hematological indices in renovascular hypertension: A propensity score matching analysis
Ahmet Seyfeddin Gurbuz, Semi Öztürk
PMID: 30982819  doi: 10.5543/tkda.2018.72436  Sayfalar 185 - 190
Amaç: Bu yazıda, renovasküler (RVH) ve esansiyel hipertansiyon (EH) olan hastalarda nötrofil lenfosit oranı (NLO) ve ortalama trombosit hacmini (OTH) içeren çeşitli hematolojik kan sayımı parametrelerinin farklılığını değerlendirdik.
Yöntemler: Renovasküler hipertansiyonlu 51 hasta ve EH’li 173 hastaya eğilim skoru eşleme analizi uygulandı. Eşleştikten sonra 49 çift hasta karşılaştırıldı.
Bulgular: Eşleşmeden önce, RVH hastaları anlamlı olarak daha yüksek NLO değerlerine sahipti [1.35 (aralık, 1.14–1.76) ve 1.05 (aralık, 0.81–1.3), (p<0.001)] ve OTH [8.7 (aralık, 8.3–9.5) ve 8.4 (aralık, 7.3–9.2), (p=0.002)] değerlere sahipti. Eğilim skoru eşleme analizi sonrası (49’a karşı 49 hasta), yaş, cinsiyet, aterosklerotik risk faktörleri, ateroskleroz sıklığı, kullanılan ilaçlar açısından benzer özellikte gruplar elde edildi. Eşleşme sonrası, RVH olan hastalarda NLO anlamlı olarak yüksek kalırken [1.00 (aralık, 0.76–1.40) ve 1.35 (aralık, 1.15–1.75)] p≤0.001, OTH gruplar arasında farklılık göstermedi. NLO, çok değişkenli lojistik regresyonda RVH ile bağımsız olarak ilişkilendirilen tek parametre idi (Odds Oranı=5.563, %95 Güven Aralığı=2.089–14.814, p<0.001). ROC eğrisi analizinde NLR >1.16, %72 duyarlılık ve %60 özgüllük ile RVH’yi tahmin ettirmekteydi [(AUC)=0.724, %95 GA=0.624–0.823, p≤0.001].
Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, RVH hastalarında basit ve klinik bir inflamasyon parametresi olan NLO’nun arttığını göstermiştir.

6. 
Akut pulmoner emboli hastalarında yeni gelişen atriyal fibrilasyon öngörücülüğü: sPESI Skoru’nun rolü
Prediction of new onset atrial fibrillation in patients with acute pulmonary embolism: The role of sPESI Score
Ekrem Şahan, Suzan Şahan, Murat Karamanlıoğlu, Murat Gül, Omaç Tüfekçioğlu
PMID: 30982821  doi: 10.5543/tkda.2018.78241  Sayfalar 191 - 197
Amaç: Akut pulmoner emboli (APE) ciddi bir klinik durumdur ve atriyal fibrilasyon (AF) klinik pratikte en sık görülen aritmidir. Pulmoner Emboli Ciddiyet İndeksi (PESI) APE’de kısa dönem mortaliteyi öngören skorlama sistemidir. Bu çalışmada, APE’li hastalarda PESI skoru ile yeni gelişen AF ilişkisini bulmayı amaçladık.
Yöntemler: Mayıs 2012 ile Aralık 2015 arasında başvuran 869 hastanın bilgileri geriye dönük olarak değerlendirildi. Tüm hastaların PESI skorları hesaplandı. Hipertansiyon, koroner veya yapısal kalp hastalığı, hepatik veya böbrek disfonksiyon, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, tiroit disfonksiyon, diyabet veya uyku apne, enflamatuvar veya enfeksiyon hastalığı öyküsü, yeni travma veya cerrahi, steroid veya nonsteroid enflamatuvar ilaç kullanımı bulunan hastalar dışlandı. Kırk iki (%4.8) yeni-AF’li hasta dahil edildi.
Bulgular: Yaş, cinsiyet, sistolik ve diyastolik kan basıncı, kalp hızı, açlık glikoz düzeyi, serum kreatinin, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu, trikuspit anüler düzlem hareket değeri ve pulmoner arter sistolik basınç ölçümleri AF olan ve olmayan hastalar arasında anlamlı farklılık göstermedi (p >0.05).Yeni-AF hastalarında daha uzun LVEDD ve LAD değerleri mevcuttu (p <0.05). Yeni-AF grubunda PESI skoru daha yüksekti (93±23 ve 75±17; p<0.001). LVEDD, LAD, ürik asit, bilirubin, albumin, troponin değerleri ve PESI skoru Yeni-AF için tek değişkenli öngörücüler olarak bulundu.
Sonuç: Çalışmamızda yüksek PESI skoru yeni gelişen AF ile ilişkili bulundu. APE hastalarında, 82.50’den büyük PESI skoru yeni-AF öngörücüsü olarak kullanılabilir.

7. 
Türkiye’de kalp yetersizliğinin anlık görüntüsü: SELFIE-TR bazal karakteristik özellikleri
Snapshot evaluation of heart failure in Turkey: Baseline characteristics of SELFIE-TR
Mehmet Birhan Yılmaz, Ahmet Çelik, Yüksel Çavuşoğlu, Lütfü Bekar, Ersel Onrat, Mehmet Eren, Merih Kutlu, Kenan Yalta, Ahmet Temizhan, Barış Kılıçaslan, Hasan Güngör, Mahmut Açıkel, Mesut Demir, Ramazan Akdemir, Mehdi Zoghi, Lale Tokgözoğlu
PMID: 30982817  doi: 10.5543/tkda.2019.66877  Sayfalar 198 - 206
Amaç: Kalp yetersizliği (KY) 21. yüzyılın önemli bir sağlık sorunudur ve ülkemizdeki sıklığı %2.9’dur. Bu hastalığın ülke profili, farklı fenotiplerin sıklığı ve özellikleri, risk faktörleri net olarak ortaya konulmamıştır. Bu çalışmada, ülkemizi temsil eden bir örnekte KY hastaları (SELFIE-TR – Snapshot Evaluation of Heart Failure Patients in Turkey) incelenmiştir.
Yöntemler: Ülkemizdeki 12 NUTS-1 bölgesinden en az iki kardiyoloji uzmanının çalıştığı 23 merkez çalışmaya davet edildi. Merkezler, Ekim veya Kasım aylarından tercih ettiği bir tanesinde, tercih edilen ay içindeki 4 haftanın yine tercih edilen bir gününde, tanısı kılavuzlara uygun olarak doğrulanmış KY hastalarını ardışık olarak çalışmaya dahil ettiler.
Bulgular: Tüm grubun (n=1054) yaş ortalaması 63.3±13.3 yıl idi (E/K oranı: 751/303, %71.3/%28.7). Tüm kohortta kronik KY/akut KY hasta sayıları sırasıyla 712 ve 342; düşük ejeksiyon fraksiyonlu KY (DEF-KY), sınırda ejeksiyon fraksiyonlu KY (SEF-KY) ve korunmuş ejeksiyon fraksiyonlu KY (KEF-KY) hasta sayıları sırasıyla 801 (%76), 176 (%16.7), 77 (%7.3) olarak tespit edildi. Kronik KY olan hastalar akut KY olan hastalara göre daha gençti (61.1±13.3 yıl ve 67.9±12.1 yıl, p<0.001). Tüm kohortta, KY hastalarının %46’sında hipertansiyon, %27.5’inde diyabet (DM), %12.8’inde kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve %45.2’sinde önceden geçirilmiş miyokart enfarktüsü olduğu görüldü. DEF-KY fenotipi olan kronik KY hastalarında ACEi/ARB, beta bloker ve MRA kullanım oranları sırasıyla %74.7, %89.7 ve %60.9 olarak saptandı.
Sonuç: SELFIE-TR çalışması ülkemizdeki KY hastalarının anlık fotoğrafını gösteren ilk çalışma olması sebebiyle önemli bilgiler sunmaktadır. Bu bilgiler, kılavuza uygun önleyici ve tedavi edici yaklaşımların geliştirilmesi açısından faydalı olabilir.

8. 
Çocuklarda idiyopatik dilate kardiyomiyopati: Prognostik belirteçler
Idiopathic dilated cardiomyopathy in children: Prognostic indicators
Mehmet Emre Arı, Tamer Yoldaş, Utku Arman Örün, Selmin Karademir
PMID: 30982820  doi: 10.5543/tkda.2018.72809  Sayfalar 207 - 215
Amaç: Dilate kardiyomiyopati (DKM) sol ventrikül işlevlerinde bozukluk ve kalp yetersizliği ile seyreden ve prognozu kötü olan bir hastalıktır. Tanısal ve terapötik gelişmelere rağmen etiyoloji hala bilinmemektedir. Çalışmamızda idiyopatik DKM tanısıyla izlenen hastalarımızın yaşam süresini etkileyen faktörleri değerlendirmek istedik.
Yöntemler: Ekim 2005–Ekim 2017 tarihleri arasında idiyopatik DKM tanısı konulan 79 hasta geriye dönük olarak değerlendirildi. Hastaların demografik özellikleri, klinik bilgileri, sol ventrikül fonksiyonları, tedavi ve izlemleri hastane kayıtlarından incelendi. Prognoza etki edebilecek faktörlerden; semptomların başlama yaşı, cinsiyet, anne-baba akrabalığı, telekardiyogramda kardiyomegali varlığı, ekokardiyografide azalmış ejeksiyon fraksiyonu (EF), kısalma fraksiyonu (KF), mitral yetersizlik derecesi ve intrakardiyak tromboz gelişimi değerlendirildi.
Bulgular: Hastaların yaşları 20±60 ay, erkek/kız oranı ise 1.02/1 idi. Hastaların en sık kalp yetersizliği semptom ve bulguları (n=59, %74.7) ile başvurduğu görüldü. En sık görülen fizik muayene bulgusu üfürüm (n=53, %67.1) ve taşikardi (n=48, %60.8) idi. Olguların %73.4’ünde telekardiyografide kardiyomegali vardı. Ekokardiyografi değerlendirmesinde EF ve KF değerleri sırasıyla %35.7±1.3 ve %17.3±6.5 iken 42 (%53.2) hastada 2. derece ve üzerinde mitral yetersizlik olduğu görüldü. İzlem süresi 20±38.1 (1–156) ay idi. Dört olguda (%5.1) intrakardiyak tromboz saptandı. Mortalite oranı %36.7 olarak bulundu. Sağ kalım sürelerine göre prognostik faktörlere bakıldığında; anne baba arasında akrabalık olması, EF ve telekardiyografide kardiyomegali olmasının sağkalım süresini anlamlı derecede kısalttığı görüldü.
Sonuç: Anne baba arasında akrabalık olması, tanı anında telekardiyografide kardiyomegali olması ve EF değerlerinin düşük olması DKM hastalarında sağkalım sürelerini etkileyen en önemli belirteçlerdir.

NASIL YAPALIM?
9. 
Azalmış biventriküler pacing: Mekanizma nedir ve nasıl yaklaşalım?
Reduced biventricular pacing: What is the mechanism and how to manage it?
Enes Gül, Sohaib Haseeb, Mohammad Melhem, Osama Al Amoudi, Adrian Baranchuk
PMID: 30982815  doi: 10.5543/tkda.2019.64864  Sayfalar 216 - 217
Makale Özeti |Tam Metin PDF

DERLEME
10. 
Kişisel sağlık verilerinin korunması kapsamında sağlık araştırmalarında etik bakış
Ethical overview of health research with regard to the protection of personal health data
Banu Gökçay, Berna Arda
PMID: 30982810  doi: 10.5543/tkda.2019.15957  Sayfalar 218 - 227
Tıp uygulaması içerisinde retrospektif dosya araştırmaları önemli oranda yapılmaktadır. Ancak yeni yasal düzenlemeler ışığında her türlü genetik veriye ilişkin araştırma için özel onam gerektiği gibi, prospektif nitelik taşımayan dosya araştırmaları için de gönüllü/hasta/katılımcı onam formu alınması gerekmektedir. Makalede kişisel sağlık verilerinin korunmasına ilişkin temel başlıklar olan aydınlatılmış onam, mahremiyetin korunması, iyi anonimizasyon uygulamaları araştırma etiği ve tıp hukuku açısından ele alınacaktır.

OLGU BILDIRISI
11. 
Biyoprotez kapak dejenerasyonu ve ciddi yetersizliği olan bir hastada başarılı transkateter mitral kapak replasmanı
Successful transcatheter mitral valve replacement in a patient with bioprosthetic valvular degeneration and severe regurgitation
Beytullah Çakal, Sinem Deniz Çakal, Oguz Karaca, Mehmet Onur Omaygenc, Aydın Yıldırım
PMID: 30982818  doi: 10.5543/tkda.2018.69679  Sayfalar 228 - 231
Transkateter aort kapak, dejenere mitral biyoprotez kapak işlev bozukluğu olan ve tekrar ameliyat riski yüksek olgularda dünyada yüzlerce hastada başarılı bir şekilde kullanılmıştır. Transseptal yaklaşım teknik olarak daha zor olsa da transapikal yaklaşıma kıyasla daha az invaziv, muhtemel daha düşük mortaliteye sahip olup hastanın daha hızlı toparlanması ile ilişkilidir. Burada, dejenere biyoprotez kapağa sahip bir olguda transseptal yaklaşımla başarılı mitral kapak değişimini anlatan ülkemizdeki nadir uygulanmış olan olguyu bildiriyoruz. Bu yazıda, dejenere biyoprotez mitral kapak varlığında güvenli ve etkin bir şekilde perkütan kapak içi kapak implantasyonundan bahsedilmiştir.

12. 
Y safen greft bifürkasyon lezyon için simultane ‘kissing stent’ tekniği
Simultaneous kissing stent technique for bifurcation lesion in a saphenous Y-graft
Emrah Bayam, Muzaffer Kahyaoglu, Ahmet Güner, Özkan Candan, Müslüm Şahin
PMID: 30982827  doi: 10.5543/tkda.2018.98370  Sayfalar 232 - 234
Safen venöz greftte (SVG) koroner arter bifurkasyon hastalığı oldukça nadirdir. Safen venöz greftte hastalığı, tekrarlayan koroner arter baypas greft cerrahisi (KABG) ile artan morbidite ve mortalite, yüksek prosedürel komplikasyon oranları ve stent restenozu veya perkütan koroner girişimle tekrar revaskülarizasyon gerektiren oklüzyon nedeniyle tedavide zorlu bir lezyon olmaya devam etmektedir. Burada, KABG öyküsü olan ve akut koroner sendrom tanısı alan bir hastada ters Y SVG bifurkasyon hastalığında simultane ‘kissing stent’ tekniği kullanılan bir olgu bildirdik.

13. 
Parsiyel nefrektominin gözden kaçan ve nadir görülen mekanik komplikasyonu: Renal arter darlığına bağlı akselere hipertansiyon
A rare and overlooked mechanical complication of partial nephrectomy: Accelerated hypertension due to renal artery stenosis
Yusuf Ziya Şener, Uğur Canpolat, Mustafa Sertaç Yazıcı, Enver Atalar
PMID: 30982812  doi: 10.5543/tkda.2018.26199  Sayfalar 235 - 238
Sekonder hipertansiyon tüm hipertansiyon olgularının %5–10’unu oluşturmaktadır ve renal arter darlığı sekonder hipertansiyonun en sık görülen nedenlerinden biridir. Her ne kadar aterosklerotik damar hastalığı ve fibromusküler displazi renal arter darlığının en sık nedenleri olsa da, vaskülit ve travma gibi diğer nadir etiyolojik nedenler rol oynayabilir. Erken evre renal karsinom tedavisinde parsiyel nefrektomi standart tedavi yaklaşımıdır, bu cerrahi girişim esnasında travmatik renal arter darlığı gelişebilir. Çok nadir görülen istenmeyen yan etki olsa da, literatürde sadece birkaç olgu sunumu mevcuttur. Bu nedenle, bu yazıda parsiyel nefrektomi sonrası travmatik renal arter darlığına ikincil akselere hipertansiyon gelişen bir hastanın başarılı perkütan tedavisi sunulmuştur.

14. 
Sağ koroner arterden köken alan çıkış anomalili sirkumfleks koroner arterin cerrahi sırasında beklenmeyen sıkışması
Unexpected entrapment during surgery of anomalous circumflex coronary artery arising from right coronary artery
María Elena Arnáiz García, Jose María González-Santos, María Elena Pérez-Losada, Javier López-Rodríguez, Javier Arnáiz
PMID: 30982823  doi: 10.5543/tkda.2018.89757  Sayfalar 239 - 242
İleri derecede romatizmal kalp kapak tutulumu olan hastaya aort ve mitral kapak replasmanı ile birlikte triküspit halka anuloplastisi uygulandı. Hastada genişlemiş sağ ventrikülün (SağV) ön yüzeyi boyunca seyreden sağ koroner arterden (SağKA) köken alan çıkış anomalili bir sol sirkumfleks koroner arter (SSKA) mevcuttu. Ameliyattan hemen sonra, inferiyor ve lateral miyokart iskemisi belirtileri gelişti. Acilen yapılan koroner anjiyografi sol sirkumfleks koroner arterin sıkıştığını gösterdi. Aortotomi sırasında aort kökünün açınmını optimize etme amacıyla SağV çıkım yoluna yerleştirilmiş ilave bir sütürün koroner arteri sıkıştırdığı belirlendi. Daha önce SSKA oklüzyonu saptanan benzer bir olgu bildirilmemiştir. Burada bu komplikasyonun başarılı bir şekilde tedavisi anlatılmıştır.

OLGU GÖRÜNTÜSÜ
15. 
Percutaneous device closure of a ruptured aortic sinus of Valsalva aneurysm in a patient with a mechanical bileaflet aortic valve
Alimohammad Hajizeinali, Ali Hosseinsabet
PMID: 30982825  doi: 10.5543/tkda.2018.91650  Sayfa 243
Makale Özeti |Tam Metin PDF | Video

16. 
Kardiyoloğun tanı koyduğu bir karsinoid tümör olgusu
A case of carcinoid tumor diagnosed by a cardiologist
Veysel Özgür Barış, Samir Adigozalzade, Hatice Taşkan, Serkan Asil, Uygar Çağdaş Yüksel
PMID: 30982822  doi: 10.5543/tkda.2018.85068  Sayfa 244
Makale Özeti |Tam Metin PDF | Video

17. 
Sol kolda selülit sonrası görülen protez aort greft enfeksiyonu
Prosthetic aortic vascular graft infection due to left arm cellulitis
Fatih Sivri, Ufuk Eryılmaz, Erdem Ali Özkısacık
PMID: 30982824  doi: 10.5543/tkda.2018.91376  Sayfa 245
Makale Özeti |Tam Metin PDF

18. 
Miyokart enfarktüsünden sekiz ay sonra saptanan sol ventrikül psödoanevrizması
Left ventricle pseudoaneurysm detected eight months after myocardial infarction
Mustafa Yılmaztepe, Cihan Öztürk, Fatih Mehmet Uçar, Çağlar Kaya, Muhammet Gürdoğan
PMID: 30982816  doi: 10.5543/tkda.2018.59607  Sayfa 246
Makale Özeti |Tam Metin PDF | Video

EDITÖRE MEKTUP
19. 
Editöre Mektup
Letter to the Editor
Ramin Hacıyev, Serkan Ünlü, Mehmet Rıdvan Yalçın, Gülten Taçoy, Atiye Çengel
Sayfa 247
Makale Özeti |Tam Metin PDF

KARIKATÜR
20. 
Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar
Comment on cardiology publications
Ertan Ural
Sayfa 248
Makale Özeti |Tam Metin PDF



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Hızlı Arama

Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi