AMAÇ Non-valvüler atriyum fibrilasyonunda (NVAF), hastaların felç ve kanama riski ve tromboprofilaksi açısından değerlendirilmesi için klinik uygulama paternlerini belirlemek ve hastaların tedavi sonuçlarını ve yaşam kalitelerini değerlendirmek.
YÖNTEMLER Türkiye genelinde 12 üçüncü basamak sağlık merkezinde yürütülen klinik sürveyans çalışma. Tedaviye yaklaşım ve tedaviye uyum verileri NVAF’li hastalarda çalışma başlangıcında, 6. ve 12. aylarda kaydedildi.
BULGULAR Takip verileri, 210 hastanın (%57.1 erkek; ortalama yaş, 64.86±12.87 yıl) 146’sında 6. ayda ve 140’ında 12. ayda telefon görüşmesiyle toplandı. Başlangıçta, hastaların çoğunda CHADS2 (≥2, %48.3) ve CHA2DS2-VASc (≥2, %78.7) risk skoru yüksekken HAS-BLED (0-2, %83.1) skoru düşüktü. Başlangıçta, 177 hasta (%84.3) herhangi bir AF tedavisi alıyordu. Antitrombotik tipini bildirenlerin yaklaşık üçte ikisi oral antikoagülan ve üçte biri antitrombosit ajan kullanıyordu. Başlangıç tedavisine devam oranı yaklaşık %86’ydı. Kanama 6. ayda hastaların %22.6’sında ve 12. ayda %25’inde bildirildi. Hedef INR değeri 2–3 olan hastaların yüzdesi başlangıçta %41.8 iken, 6. ayda %65.7’ye ve 12. ayda %65.9’a yükseldi. Bir yıllık takipte, terapötik aralıkta geçen zamana hastaların %61.0’ında ulaşıldı. Hastaların medyan EQ-5D skorları başlangıçta 0.827 (0.145–1.000) ve 12. ayda 0.778 (-0.040–1.000) idi (p<0.001). Sonuçlar, hasta yaşam kalitesinin zamanla azaldığını gösterdi.
SONUÇ Atriyum fibrilasyonunda, tedavi ve başlangıç tedavisine devam oranlarının yüksekliğine rağmen tromboprofilaksi sonuçları ve hastaların yaşam kaliteleri istenen düzeyde değildi. Ulusal düzeyde sağlık politikaları geliştirilmelidir. NVAF’nin uluslararası kılavuzunu klinik uygulamaya daha iyi entegre etmek için ulusal sağlık politikaları geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi