Kardiyoloji pratiğinde atikoagülan ve antitrombosit tedaviler birçok hasta için vazgeçilmezdir. Bu tedaviler trombositopenik hastalarda büyük bir sorundur ve bu hastalarda kanıt derecesi yüksek veriler bulunmamaktadır. Trombositopeni, trombosit sayısı <150x109/L olarak tanımlanırken, ciddi trombositopeni, trombosit sayısı <50x109/L olarak tanımlanmıştır. Psödotrombositopeni, ilaca bağlı trombositopeni, immün trombositopeni, heparine bağlı trombositopeni, trombotik trombositopenik purpura trombositopeninin ana nedenlerinden bazılarıdır. Kanıt yokluğunda tedavi önerileri konservatif, kanama komplikasyonundan çekinilen, defansif tedavi stratejilerinin üzerine kurulmuştur. Trombositopenisi olan birçok akut miyokart enfarktüslü hastanın başarılı acil perkütan koroner girişime gittiği olgu sunumları ile rapor edilmiştir. Bu nedenle antitrombosit tedaviler fayda zarar oranına göre verilmelidir. Konuyla ilgili rehberlerde de düşük molekül ağırlıklı heparinlerin trombosit sayısı >50x109/L olan hastalarda tam doz, trombosit sayısı 25–50x109/L olan hastalarda da yarı dozda verilmesi önerilmektedir. Güncel rehberlerde ciddi trombositopenisi olan hastalarda (trombosit sayısı <25x109/L) antitrombosit ve antikoagülan tedavilerin kesilmesi önerilmektedir fakat bu konuda yeni kanıtlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Antikoagülan, antitrombosit; kardiyoloji; heparine bağlı trombotik trombositopeni; immün trombositopenik purpura; trombositopeni.Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi