Stentler girişimsel kardiyolojide giderek yaygınlaşan sıklıkta kullanılmaktadır. Paslanmaz çelik stentlerin çeşitli materyaller ile kaplanmasının biyouyumluluğu arttırdığı düşünülmektedir. Bu hipotezi test etmek için tek damarında lezyonu olan 46 hastada çelik ve karbon kaplı eş değerinin oluşturduğu 23'er hastalık 2 grupta inflamasyon yanıtını araştırdık. Tek damar hastalığı olan 46 ardışık hastada, geliş sırasına göre karbon kaplı ve kapsız MAC stent uygulandı. Hastalardan uygulama öncesi, 2, 4, 6, 24 ve 48 saat sonrası kan örnekleri alınarak; C reaktif protein (CRP), lökosit sayısı, plazma fibrinojen düzeyi ve sitokinlerden interlökin - 1 beta (IL-1b), interlökin - 6 (IL-6), interlökin-8 (IL-8) ve tümör nekrosis faktör alfa (TNFa) düzeyleri çalışıldı. Çalışmaya 38 erkek, 8 kadın katıldı (ortalama yaş 55 ± 9). Hastaların 14'ünde kararlı, 27'sinde kararsız ve 5'inde atipik angina pektoris vardı. ACC/AHA sınıflamasına göre lezyonların 35'i (%76,1) tip A, 10'u (%21,7) tip B ve 1'i (%2,2) tip C idi. Stentlerin 28'i sol ön inen, 12'si sirkümfleks ve 6'sı sağ koroner artere takıldı. Stent yerleştirilmesi sonrası serum CRP, lökosit sayısı, fibrinojen düzeyi 2 grupta da başlangıca göre yükseldi (p<0,01). Ancak gruplar arası fark yoktu (p>0.05). Stent implantasyonu sonrası en belirgin artış serum IL-6 düzeylerinde izlendi. Ancak bu artış her 2 grup için de geçerliydi (p=0.07). Benzer şekilde her 2 stent tipi için de IL-1b, IL-8 ve TNF a düzeylerindeki değişimin istatistiksel anlam taşımadığı izlendi (p<0.39). CRP ve IL-6 düzeyleri sistemik inflamasyon parametreleri olarak stent yerleştirilmesi sonrası artış göstermektedir. Ancak bizim verilerimize göre stentlerin karbon ile kaplanması sistemik inflamasyon yanıtında bir azalmaya neden olmamaktadır. Bu yanıtı azaltacak yeni kaplama yöntemlerinin geliştirilmesi muhtemelen restenozun önlenmesinde önemli bir adım olacaktır.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi