ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
Archives of the Turkish Society of Cardiology - Turk Kardiyol Dern Ars: 31 (2)
Volume: 31  Issue: 2 - February 2003
1.Indices of Abdominal Obesity and Obesity in Turkish Adults: Influence on
Altan ONAT, Köksal CEYHAN, Vedat SANSOY, Hüseyin UYAREL, Mehmet YAZICI, Bülent UZUNLAR, Yüksel DOĞAN, Sadık TOPRAK, Gülay HERGENÇ
Pages 65 - 73
TEKHARF çalışmasının eski ve geçen yıl yeni alman kolıommu oluşruran 2350 kişide (ona/ama yaş 52±12) bel çevresi. belka/ ça oranı (B/K) ve beden kitle indeksi (BKİ) cinsiyet ve yaş grupları kamıanlamasiyle lıem kesitsel olarak.lıem de sou 4 yı/daAi değiş imler değerlendirildi. KKH wmsı anauuıe:de angina varlığı ve 12-derivasyon/u istiralıat EKG'mın Mimıesota kod/mnasma dayam/orak kondıı. Yaş-swndardizasyonlu ortalama değerler 30 yaşını aşkın nüfusla erkekler için sırasıyla 90.7 cm ve 27.3 kglm2. kadmlarda 90.8 ile 29.1 kg!m2 bıılwıdu. Net değişimler bağlamında. ortalama BKİ sorı4 yılda lıer iki cinsiyette 1.3 kglm2 artarken. bel çevresi erkekle 2.7 cm azaldı. kadında 1.3 cm genişledi. Giderek artan beştebir dilimiere bölünen bel çevresinin üst ve alt dilimleri arasmda, erkek ve kadmda sırasıyla onalama apo B değerlerinde 22 mg/d/ ölçiisiinde . açlı k iusiilin konscmtrasyon/amıda 2 ila 2.4 kat. duyarlı C-reaktifprotein'de (CRP) 3.5 ila 2 /,a t farklar gözlem/endi . Üstelik. diyabet prevalansı da. alt diliuıe kıyasla üst dilimde erkekle 2 .2. kadında 4 .8 kat do/w sık tr. Arulan risk parametreleri e rkeklerde 96 crn 'lik bel geuişliğinde11 itibaren yiiksek bulrwdu (p
In the old and newly recruited cohorts of the Turkish Adult Risk Factor Srudy consisting of 2350 men and ıvomen (n1ean age 52±12 years). body mass index (BM/). ıvaisr circwnference and waist-to -lıip rario (WHR) were assessed cross-secrionally and prospectively. Coronary lı e art disease (CHD) ıva s diagnosed based 0n elinical jindings and Minnesota coding of resring electmcardiograms. Ar standardized age. meanıvaist circumferellce and BM/ inmen ıvere 90.7 cm and 27.3 kglm2. respectively. and inıvomen 90.8 ile 29.1 kglm2. respectiı•ely.lt is esiimared rlıar 10.5millioll adıı/ts (22 .6% ofmell and 61% of women) in Turkey may be designated ro lıa ve abdomina/ obesity. Fol/oıving difference inmagnitude or ratio oj variab/es e.xisted across tlıe /ıiglıest and fowest quintifes ojwaist circumference: 22 mg/d! in apofipoprotein (apo) B. 3.5-fold to 2-fo/d in C-reactive protein (CRP). 2 to 2.4-jofd in fasring senun ilmtfin concentrations. Furtlıermore. diabetes was morefrequent by 2.2-fold in men and by 4.8-jofd in women across rlıese quintifes. In a fogisric regression cmalysis over a 4-year jolfow-up. waist circumference significantly tHediered nonfatal and/orfatal CHD risk in men. and among men and women combined. independent of9 otlıer salie/If risk factors, imparting 35% excess risk for eaclı inerement of 12 cm (= 1 SD) ofıvaist circumfe rence. ltı tlıe presence of tlıe lauer. BM/ failed to contribute to CHD prediction. lt ı va s concluded that abc/om ina/ obesity in Turkish adults not only mbstantially elevatec/ tlıe con centratimıs of im porta//( cardiovascu/ar risk jactors suc/ı as serum apo B. ilısu/in. CRP. and tlı e prevalence oj type ll diabetes. but alsa COIIfribwed independently to cardiovascular morbidity and mortality. particularly among men. Tlı e ''curve" betıveen CHD risk and tlıe stated a tlıerogenic riskjactors suggested that Turkishmen witlı a ıvaisi circumference of96 cm slıou ld be considered m the "action level" . These findings should guide future public heart health policies.

2.Efficacy and Tolerability of Micronised Fenofibrate, 200 mg, Single-dose Daily Treatment for 12 Weeks in a Turkish Cohort of Dyslipidemic Patients
Lale TOKGÖZOĞLU, Hüsniye YÜKSEL
Pages 74 - 81
Mikranize fenofibratm Türk toplumunda etkinlik ve güvenilirliğini araşt mn ak amactyla planlanan bu çalışma 1 O merkezde yapıltmşur. Açtk, kontrol grubu olmayan bir çalışmadır. Çalışmaya. yaşları 18-75 (54±10.5) arasında değişen , tip Ila (n =25). tip /Ib ( n=43) ve tip IV (n=4) dislipidemisi olan %53 'ii kadtn, toplam 98 gönüllü hasta seçilmiş, bwrların 72 'si tedaviye aluumşttr. Dislipidemisi laboratuvar sonuçları ile kanttianan bireylere standardize edilmiş bir diyetle en az dört hafta/tk bir ilaçtan anmtta dönemini takiben, 12 hafta süreyle günde tek doz 200 mg nrikrollizefenofibrat verilmiş. çalışmayı protako/e uygwr ta!ltalttlaycuı 72 hastada, etkinlik ve güvenilirlik parametreleri tedavi başlangıcında. 4, 6 ve 12. haftada değerlendirilm işrir. Oniki haftalik tedavi süresi sonunda, tip lfa dislipidemisi olanlarda başlangıç değerine göre total kolesterol (TK) düzeyinde % 18.5. düşük dansiteli lipoprorein kolesterol (LDL-K) düzeyinde %27.4 ve rrigliserid düzeyinde (TC) %32.6 ( medyan değerine göre %49.6) !tk düşüş , yüksek dansiteli lipoprotein kolesrerol (HDL-K) düzeyinde ise %19.7'/ik bir amş saptanmtş: lipid değerlerindeki değişim ierinhepsi istatistiksel olarak mılanrlt btılwrlllltŞtllr (p< 0 .001 ). Tip /Ib dislipidemisi olanlarda da lipid düzeylerindeki değişim; TK'de %/3.5 azalma. LDL-K'de %6.6 azalma. TC'de %50.8 (medyan değere göre %60.9) azalma ve HDL-K'de %24 .7 artma şeklinde olmuş. LDL-K dtşmda tiim değişimler istatistiksel açtdmı anlamlt bulwrlllllŞtw· (p
This Jtudy was conducted in /0 centres to evaluate tire efficacy and safety of micronizedfenofibirare il ı cı coft.ort of Tu rkish dyslipidemic patients. Ir was an open study wirlıour a control group. 98 patients (53% were women). were selecred and 72 patients between tlıe age group of 18 to 75 years (54±10.5). wir/ı rype Ila (n=25). rype /Ib (n=43) and rype IV (n=4) dyslipide111ia. ıvere l'olwrtarily included in the study. After ar leasr a 4-ıveek waslı-ow period wirlr a srandardised die ı. 200 mg once-daily dose ofmicronisedfenofibrate was given to parienis w!rose dyslipidemia was proven by laborarory test s. Efficacy and safety parameren were assessed at the begimıing and at tlıe 4tlı. 6tlı and 12tlı ıveeks of treamıelll in 72 patients wlıo completed tlıe study according to tlıe protocol. hı comparison to the baseline values, patiellts witlı type Ila dyslipidemia slıowed a decrease of /8.5% in total clı o/este ro/ (TC) /eve/. and 27.4% inlow density lipoprotein clıo lesterol (LDL-C) /eve/ and 32.6% (49.6% as median value) in triglyceride (TC) !eve/ and an increase of 19.7% inlıiglı density lipoprotein clıolestero/ (HDL-C) !evet after 12-week treatment. All tlıe ParialiO/ıs in Flı e lipid va/ues were coiiSidered statistically significant (p

3.Effect of Short-Term Oral Sildenafil Treatment in Primary Pulmonary Hypertension
Telat KELEŞ, Sinan AYDOĞDU, Kadir POLAT, Tahir DURMAZ, Deniz ŞAHİN, Alper CANBAY, Erdem DİKER, Koray GÜRSEL
Pages 82 - 87
Primer pulmoner hipertansiyon lıalen etkin bir medikaltedavisi bulwunayan. oldukça kötii prognoz/u bir lıaslaltkllr. Selek/if bir f osfodies leraz-5 enzimi inlıibitörii olan sildenafil. vazodilalalör elki/i si k/ik guanozin monofosfat dii~eylerini artt ra rak pulmoner vazoc/ila/asyon yapmakladtr. Primer pulmoner lıiperlansiyon/u !ıas/a/arda yüksek doz oral sildenafilledavisinin hemodinamik parameireler ii zerine elkisini ve giivenliğini araşttrmak amacıyla , 8 hastaya J gün süresince 200 mglgiin (4 x 50 mg) dozunda sildenafil tedavisi verildi. Hasralara !edavi öncesi ve son sildenafil dozundan sonraki / .saatte sağ-so/ kalp kalelerizasyomı yaptldt . Oral sildenafi/ tedavisi sislemik arteriyel kan basıncında anlamlı bir değişikliğe yol açmakst z uı (90±9mmHg. 88±7 mmHg. p=0./25) ortalama pulmoner arter basmctnda anlamlı bir azalma sağlamış/tr (60±11 mmHg. 54±14 mmHg. p=0.008). Has/alannhiç birinde tedaviyi kesmeyi gereklirecek şidde ue yan etki izlenmemiştir. Hastalar bireysel olarak değerlendirildiğinde. sekiz hastanut sadece 2 tanesinde ortalama pulmoner ar/er basuıctndaki azalma ora twıtn %20'nin iizerinde, 2 tanesinde %5 ile %10 aras u ıda . 4 tanesinde de %5 ve altında olduğu görüldii. Sonuç olarak sildenafil primer pulmoner hipertansiyonda pulmoner vasküler yatak üzerinde seleklijvazodilatalör etki göstererek arialama pulmoner arter basıncını düşürmektedir. Fakat bu olunı/u etki bazı hastalarda belirgin iken bazı hastalarda ise silik olmakladtır.
Primary pulmonary lıype rlemion ( PPH) isa disease wir/ı a poor prognosis w il h 110 effective treatment. Sildenafil. a se/ecrive phosp/ıodiesterasf!;-5 enzy11ıe inhibilor. awses ptt!monary vasodilatalion by increasing eyetic guanosine monoplıosplı ate /eve/s. In order lo investigcue 1/ıe effecl and safely of slıorl-temı orallı iglı-dose sildenafil treatment on hemodynamic pammeters in patienls wilh PPH. 8 parients were given sildelıafil ata dose of 200 mg/day (50 mg q.i .d) for 3 days. Righr m ıd le.flhearl catlıeterizaıion was performed be.fore lrea/ment and 1 h oıır af/er the lm'f dose of si/denafil. No significant change in mean systemic arterial blood pressııre (90±9 mmHg. pre-treatmetl/; 88±7 mmHg. post-lreatment; p=0./25) was obserl'ed wilh a sigtıificant decrease inmeatı pulmonary artery pressure (60±1/mmHg. pre-treaunellf; 54±14mmHg. post-tremment; p=0.008). No s ide effect reqııiring withdrawa/ oj si/denafil was observed. Wlıen palients were eva/uated indiviclııally. tlıe decrease inmean pulmonary artery pressure ıvas over 20% in 2 patients. benveen 5 and /0% in 2 patiellfs and belo ıv 5% in 4 patienls. Thus. sildena.fil treatmeni decreased meatı pu/monary artery pressure by a selective vasodilatory effect on pttlmonary vascu/ar bed in patients ıvitlı PPH. Nonetheless. this effect is variable among patients.

4.Clinical Findings of two Families with Arrhythmogenic Right Ventricular Dysplasia
Bernd WOLLNİK, Tijen DİRİ, Oya UYGUNER, Ercan KARAARSLAN, Asadollah GHANBARİ, Kamil ADALET, Türkan ERTUĞRUL, Memnune YÜKSEL APAK, Aygün DİNDAR
Pages 88 - 95
AriTmojenik sağ venTrikiiler displazisi (ARVD) aifevi ilerleyici bir kalp kası hasTalığıdır. Sağ vemrikiilmiyokardınm yağ dokusu inftiTrasyonu ile karakterize olup, yaşamı tehdit eden kareliyak aritmilere neden olur ve genç erişkinlerde en önemli ani öliim neden ferilldell biridir. Hastalığm familyal katıtum iyi bilinmektedir. Geliellikle aifevi otozoınal dominant ı •eya sporadi k geçiş göstermekTedir. Fakat, Naxos hasralığı olarak adlalldmlan. palmoplallfar kerarodenna ve yiiniimsü saçm birlikte gö~lendiği. oTozomal resesif sendromikjonnu da tammlanmıştır. Biz bu çalışmada. ilk ke::. non-sendromik ARVD 'nin otoz.omal res es if geçiş gösterdiği saptanan iki aile tammladık . Rize ilinden gelmekTe olanher iki aifeliili Tüm bireyleri klinik olarak ınıwyene edildikteli sonra. 12 derivasyonlu elektrokardiyografi (EKC). 24 saatlik Holter monitorizasyomı ve ekokardiyografik illeelemeden geçirildi. Etkitelimiş aile bireylerine kareliyak magnetik rezona m göriintiileme (MR!) yöntemi uygulandı. ARVD taliısıuluslararası dii~eyde kabul edilen kriteriere göre kondıı. Ön moleküler analizde. kromozomda ARVD için bilineli fokuslar ( 1 .. 2 .. 10 .. 14. ve 17. kromozomda) tarandı ve dışlan dı. Bu sonuçlar. ARVD nin genetik yönelen heterojen bir hastaltk olduğunu destekler ni1elikle bulwıdu . Bundan sonraki aşamada. etkitelimiş aile bireylerinili klinik takipleri devam edecek ve bu siireçle ARVD 'nin resesif formunun prognozu ile ilgili daha derili bilgiler elde edinilebilecektir.
Arrhymogenic right ventricular dysplasia (ARVD) is afamilıal. progressive heartmuscle disease. lt is clıaracterized by fatty infiltration of the right ventricle. w/ı i c lı frequently results in life threatening cardiac arrlıytlımias. lt is one oj the importaııt causes of sudden cardiac eleatlı in tlıe young. Familial inlıerimnce of the disease is well known. Tlıe most CO/ll/liOn partem of inlıeritance is alliosomai dominam. A recessive syndromic form oj ARVD associateclıvitlı woolly /ıair and pa/mopla111ar keratodemıcı. refen·ed as Naxos disease, has also been reported. According to o11r knowledge. ıve noıv prese1ıt tlıefirsl ARVD cases oj two jamilies witlı an aııtosomal recessive non-syndromic form of t/ıe disease. Botlı of these families origin(l(e ji'om Rize . Alljanıi/y members cons ideredfor tlıe study wıderwent elinical examination. 12-/ead e/ectrocardiograplıy (ECC). 24 lı !-lo/ter elecrmcardiograplıy and eclıocardiograplıy. Magnetic resonance imaging ıvas done in all a.ffecteclfamily members. The diagnosis of ARVD was done according to intemational/y established diagnostic criteriafor ARVD. Our initialmolecular s1udies e.rc/11(/ed the known ARVD !oc i on clıromosomes 1. 2. 3. 10. 14 and 17. TlıiJ resnit provides evi de nce for furt/ıer genetic lıeterogeneity of tlıe disease. A.ffected members of these families w il/ be c/inically followed-up and tlıese jwure sflldies ıvill give mo re insights into rhe progression and prognosis of recessive fonns oj ARVD.

5.The Reliability of Doppler Echocardiographic Methods in Assessing the Severity of Mitral Regurgitation due to Mitral Valve Prolapse
Şevket GÖRGÜLÜ, Mehmet EREN, Tuğrul NORGAZ, Aydın YILDIRIM, Seden ÇELİK, Nevzat USLU, Ahmet Taha ALPER, Bahadır DAĞDEVİREN, Hikmet TEZEL, Tuna TEZEL
Pages 96 - 104
Amaç: MVP li hastalarda mitral yetersizliği (MY) karakterifarklı olup ciddiyetinin en doğru bir şekilde saptanması gerekmektedir. ilk kez yapılan bu çalışmamızda, mitral yetersizlik takibinde kullanılan ekokardiyografik metotları MVP li hasta grubıma uygulayarak bu metotların güvenilirliğini saptamayı amaçladık. M aletyel ve Metotlar: Çalışmaya MVP teşhisi konan en az orta derecede mitral kaçağı bulunan 47 hasta dahil edildi. Referans metot olarak aort ve mitral akımlarıncı dayalı kantitatif Doppler metodu alındı. Ciddi mitral yetersizliği regiiljitanfraksiyon 50 olarak tanımlandı. Yetersizliği değerlendirmede Doppler ekokardiyografi parametreleri olarak yetersizlik jet alanının sol atriyum alanına oranı (JA/SAA), yaklaşan akım bölgesi (PJSA.) metoduyla hesaplanan efektifregürjitan orifis alanı (EROAPİSA) ve regürjitan volüm (RV-PİSA), mitral yetersizlik akımının en dar kısmı vena kontrakla genişliği(VKG), mitral E hızı ve sistolik pulmoner venöz ters akım (SPVTA) varlığı araştırıldı. Bulgular: Ciddi mitral yetersizliği varlığı (n=28) ile EROA-PISA (r=0.85, p
Aim: Mitral regurgitation in milral valve prolapse (MVP) has a different character, and it is of high importance to assess the severity of regurgitation accurately in these patients. To our knowledge, this is the first study comparing the echocardiographic nıethods in assessing the severity of mitral regurgitation (MR) due to MVP. Metlıods: Forty-seven patients with MVP having at least moderate mitral insufficiency established by Doppler echocardiographic methods were studied. Quantitative Doppler was usedas the reference method and regurgitarı fraction (RF) caleulated. Severe MR was diagnosed if RF was 50%. Doppler flow mapping was us ed to de termine regurgitan jet area (JNLAA),flow eonvergence (EROA-PISA) and Vena Canıraeta width (VCW). Systolie pulmonary verıousflow reversal (SPVFR) and E wave veloeity were alsa obtained. Results: Presenee of severe MR (n=28) was sigrıifıeantly eorrelated to EROA-PISA (r=0.85, p

OLGU SUNUMU
6.Clinical Progress of a Patient Treated with Prostacyclin Infusion for 5 Years and Developments in the Treament of Primary Pulmonary Hypertension
Harun KILIÇ, Lale TOKGÖZOĞLU
Pages 105 - 112
Yirmisekiz yaşındaki erkek hasta 1995 yılında 21 yaşında iken !temoptizi ve nefes darlığı ş i kayeti ile başvurdu. Ptt llltOi ter hipertansiyon tm u sı konulan hastada diğer sebepler dışlmıdıktmı sonra primer pulmoner !tiperraus iyou ( PPH) olduğuna karar verildi. Ailesinde de primer pulmoner hipertansiyon öykiisü olan hasta 2 yıl süreyle kalsiyum kanal blokeri ve varfariu tedavisi aldı. Hastam u yakmmalannda artış olmasınedeni ile intravenöz prostasiklin tedavisine geçildi. Bu tedavi ile yakutmalarında dii:elme ve beklenen yaşam süresinde artma sağlauan hastada iutravenöz prostasiklin infiizyonwı pek çok yan etkisi ve komplikasyonu da ortaya çıktı. Beş yıl prostasiklin infiizyomı aldıktan sonra . yakmmaları tekrar başladı. Hastanlll tedavisine endotelili reseptor antagonisti (bosentan)ve lveyafosfodiesteraz inlıibitöriiniin (sildenafil) eklenmesille karar verildi. Bu olguyu uzun süre intravenöz epoprostenol tedavisi tecrübelerimizi paylaşmak için sunuyoruz. Ayrıca primer pulmoner !tipertmısiyonwı modem tedavisini özetliyoruz.
A tweutyeiglıt year old ma/e patient first preselli ed in !995 w !ten !te was 21 years old w it/ı symptoms of !temoptysis and dyspnea. T!te diagnosis of primary pulmonary !typertension was m ade after excluding ot/ter etiologies of pulmonary arterial !typertemion.T!te pat i em w/to !tad a history of familial primary pulmonary lıyperlension was tremed wit!t ca/ci um c/ıamıel blackers and warfarin for 2 years. Because of tlı e increase in t!te patient's symptoms t!te tlı erap/ıy was clıanged to intravenous prostacyc/in. Wit!t this t!teraplıy tlıe symptoms of tlıe patient recovered and lıis survival was prolonged. However. most of tlı e side e.ffects and complications related to iutravenous prostacycline infiısionwere also seen. After recieving prostacyc/infor 5 years. t!te symptoms started agailı. We decided to add endot/ıelin receptar mıtagonists(bosentan) and/or plıop/ıodiesterase in!tibitors(sidenafi/) to t!te treatmelli reg inıeu. We are reporting tftis case to s ftm·e our experience with long temı epoprosteuol treatment. Au overview of the modem treatment of primary pulmouary lypertension is also given.

7.A Very Rare Coronary Abnormality; Right Coronary Artery Originated From Left Anterior Descending Coronary Artery
Ömer KOZAN, Taha OKAN
Pages 113 - 116
Koroner arter çıkış anomalilerine koroner anjiografi serilerinde %0.5-% 1,5 oranında rastlamr. Tüccar E. ve Elitan A. erişkin Tiirk popttlcısyommda 5000 vaka/tk serilerinde 25 (0.5%) koroner arter anamalisine rastlanuşlardır. Bu olgu sttnwmmda sağ koroner arterin sol ön inen koroner arterden köken aldığt oldukça nadir bir koroner arter anamalisi swwlmttştur. Mevcw görüşe göre koroner arter çtktş ve seyir ano111alilerinde , u kayıcı koroner a rterhasta/tkları sık!tğı nor111al koroner arter olguları ile farklılık göster111ez.. Koroner arter anamalisi saptanan olguların yalmz.ca %10.1 'inde eş lik eden bir diğer konjenital kalp hastalığı saptanmıştır. Koroner arter anomalileri gençlerde lıipertrofik kardiyomiyopatinin ardmdan ikinci sıklıktaki ani kardiyak ölüm sebebi olması nedeni ile büyük önem taşımaktadır.
Anomalous origin of the right or left coronary ar tery from the aorta is reported 0.5%-1.5% of patients wıdergoing coronary angiograplıy. Tiiccar E. and Eliımı A.just reported coronary artery abnormalities in adult Turkish populaıion. They analysed 5000 coronary angiograms. Twemy-five (0.5%) coronary arteries witlı anomalous origins werejound. We are preseniing an extremely ra re riglıt coronary origilı abnormality. In this case riglıt coronary ar tery ariginates from left amerior deseeneling coronary artery. According to prevailing opinion. coronary segment s ıvitlı an anomalotts course are no more vulnarable to obstmctive disease than normal segments in tlı e same individual. Coronary artery anomalies identified during cardiac cat/ıerization. only 10.1% lıad another congenitallıeart deject. Coronary ar tery anomalies are very important because coronary ar tery mıomalies rank secondasa cardiovascular ca use oj sudden deattı in tlıe young. belıind hypertrophic cardiomyopathy.

8.Reel Syndrome and Pulsatile Liver in a Patient with Two-chamber Pacemaker
Ahmet VURAL, Ayşen AĞAÇDİKEN, Dilek URAL, Baki KOMSUOĞLU
Pages 117 - 120
Twiddler sendromu, kalp pili jeneratörünün uzun ekseni boyunca rotasyana uğraması sonucu elektrodların koil yapması ile karakterize bir sendromdur. Twiddler sendromunun bir başka formu olan "Reel" sendromunda, kalp pili jeneratörü vertikal ekseni doğrultusunda dönmesi sonucu elektrodlar jeneratörün çevresine dolamııaktadır. Bu makalede, ani başlayan abdominal pulzasyon ile müracaat eden iki odacık il kalp pili bulıman bir hastada gelişen Reel sendromu tartışıldı. Hastada. kalp atışları ile senkronize abdanıinat pu/zasyon saptandı. Elektrokardiyogramda. efektif atriyal "pacing" ve QRS kompleksleri içerisinde pacing spaykları saptandı. Pil incelemesinde, atriyal kanalda etkili "pacing ", ventriküler kanalda sens k us uru ve etkisiz ''pacing" görüldü. Kalp pili AA! moduna getirildikten sonra hastanın şikayetleri hemen kayboldu. Teleröntgenogranıda, atriyal elektrod düz ve gergin. ventriküler elektrodun vena kava süperiorda olduğu, kalp pili jeneratörü çevresinde elektrodlam ıfaz/a koil yaptığı tespit edildi. Olgumuz, literatür bazında iki odacıklı kalp pili bulunan bir hastada görülen ilk "Reel" sendromudur. Kalp pili bulunan bir hastada gelişen abdominal pulzasyon durumlamıda ayırıcı tam açısından "Reel" sendromun da etyolojik bir faktör olabileceği düşünülmesi gerekir.
Twiddler's syndrome is characterized by coilinıg of the pacemaker lead due to the rotation of the pacem ak er generator on it s long axis. "Reel syndrome" is another form of Twiddler's syndrome. It occurs due to the rotation oftlıe pacemaker generator on i ts vertical axis witlı subsequent coi/ing of tlıe pacemaker generator on i ts vertical axis witlı subseqııent coiling of the pace1uaker leads around the pul se generator. In this report wedeseribed a patient w it/ı a two-clıamber pacemaker who presented w ith sudden onset abdominal pulsatian and subsequently diagnosed as Reel syndrome. Pacenıaker interrogatioıı slıowed effective atrial and ineffective ventricu/ar pacing. On chest X-ray. atrial lead was straightened. ventricular lead was in the vena cava

9.COMPLETE ATRIOVENTRICULAR BLOCK IN BECKER MUSCULAR DYSTROPHY: A CASE REPORT
Ramazan AKDEMİR, Cihangir UYAN, Necat İMİRZALİOĞLU, Mehmet YAZICI
Pages 121 - 123
Becker Mııskii/er Distrofi'de; dilare kardiyomiyopati, lıafif-orta derecede mitral yeters izliği, kardiyak ritim ve ileti bozuk luklannı içeren kardiyak rurulwn, has talığ ın seyri s ırasında en önde gelen problemlerdendir( / ,2). Ancak, Becker Muskuler Dis troji' ile ilişkili, ka lıcı kalp pili taktimasını gerektiren atriovelltriküler tam blok oldukça nadir bir kornplikasyondıır. Bu yazıda daha önceden Becker Muskuler Distrofi tanısıyla izlenmekte olan bir hastada saptanan dilale kardiyomiyopaıi ve atrioventriküler tam blok olgusu tartışılmaktadır.
Cardiac invo/vemellt in Becker Muscular Dystroplıy. inc!tıding dilaıed cardiomyopatlıy, mi/d to moderate degree mitral regurgitaıion, cardiac condııc tion system abnormalities and various arrlıytlıymias, is one of the leading problems during the progression oj tlıe disease ( 1 ,2). But, complete atrioventricular b/ock associated wit!ı Becker Muscular Dystroplıy wlıich necessitates permaneni pacemaker implantation isa ra re condition. We reported a patiellf witlı Becker Muscular Dystroplıy which complicated complete atrioventricular block and dilated cardiomyopathy.



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Quick Search



Copyright © 2024 Archives of the Turkish Society of Cardiology



Kare Publishing is a subsidiary of Kare Media.