ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
pdf
Koroner arter baypas cerrahisi sonrası gelişen atriyum fibrilasyonu patogenezinde iskemi reperfüzyon hasarı sonucu oluşan oksidatif stresin rolü [Turk Kardiyol Dern Ars]
Turk Kardiyol Dern Ars. 2014; 42(5): 419-425 | DOI: 10.5543/tkda.2014.84032

Koroner arter baypas cerrahisi sonrası gelişen atriyum fibrilasyonu patogenezinde iskemi reperfüzyon hasarı sonucu oluşan oksidatif stresin rolü

Veysel Oktay1, Onur Baydar1, Umit Yasar Sinan1, Cuneyt Kocas1, Okay Abaci1, Ahmet Yildiz1, Zerrin Yigit1, Cenk Eray Yildiz2, Alican Hatemi2, Gurkan Cetin2, Aysem Kaya3
1İstanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyoloji Anabilimdalı
2İstanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Kalp Damar Cerrahisi Anabilimdalı
3İstanbul Ünıversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Biyokimya Bölümü

AMAÇ
Çalışmamızda koroner arter bapas cerrahisi (KABC) sonrası gelişen atriyum fibrilasyonu (AF) patogenezinde iskemi reperfüzyon hasarıyla (İRH) ilişkili oksidatif stresin rolünü araştırdık.

ÇALIŞMA PLANI
Çalışmaya elektif koşullarda pompa kullanılarak ve tek başına KABC uygulanan 118 hasta dahil edildi. Hastalar ameliyat sonrası atriyum fibrilasyonu (POAF) gelişimine göre iki gruba ayrıldı. (Grup 1: POAF gelişen hastalar, Grup 2: Sinüs ritminde kalan hastalar). Her iki grup ameliyat öncesi, ameliyat sırasında ve ameliyat sonrasındaki klinik özellikler ile aort kros klemp (AKK) yerleştirilmesi ve uzaklaştırılması sonrası plazma toplam oksidatif durum (TOD) değerleri açısından karşılaştırıldı. POAF öngördürücüleri çok değişkenli lojistik regresyon analiziyle belirlendi.

BULGULAR
Her iki grup arasında ameliyat öncesi, sonrası ve ameliyat sırasındaki klinik özellikler açısından yapılan karşılaştırmada grup 1’deki hastaların grup 2’deki hastalara oranla daha ileri yaşta olduğu (65.6±7.20 ve 59.6±9.07, p<0.001), hematokrit seviyelerinin daha düşük olduğu (37.5±5.16 ve 39.7±5.28, p=0.034) ve sol atriyum çaplarının daha geniş olduğu görüldü (39±0.45 ve 3.6±0.48; p=0.006). Grup 1’de yer alan hastaların AKK yerleştirilmesi ve uzaklaştırılması sonrası bakılan plazma TOD değerlerindeki değişimin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı [13 (8.6-23), 30 (18.1-47.3), p=0.001 ve 14 (8.8-22.2), 24 (21.4-42.7); p=0.060]. Yoğun bakım ünitesi [3 (2-14) ve 2 (1-58); p=0.001] ve hastanede kalış süresinin [7 (6-85) ve 7 (5-58); p=0.001] Grup 1’deki hastalarda daha uzun olduğu belirlendi. Çok değişkenli lojistik regresyon analizinde yaş (odds oranı [OO]: 1.088, %95 güven aralığı (GA) 1.005- 1.177, p=0.036), hematokrit seviyesi (OO: 0.718, %95 GA 0.538-0.958, p=0.025), pompa derecesi (OO: 1.445, %95 GA 1.059-1.972 p=0.020) ve plazma TOD değerinin (OO: 1.040, %95 GA 1.020-1.050, p=0.040) POAF gelişimi için bağımsız bir belirteç olduğu tespit edildi.

SONUÇ
Aort kros klemp ile ilişkili iskemi reperfüzyon hasarı POAF gelişiminde önemli bir faktör olabilir. POAF’nin önlenmesinde ameliyat sırasında oluşan oksidatif stresin azaltılması hedeflenmelidir.

Anahtar Kelimeler: Atriyum fibrilasyonu/etiyoloji/korunma ve kontrol, koroner arter baypas; koroner arter hastalığı/cerrahi; oksidatif stres.

Sorumlu Yazar: Veysel Oktay, Türkiye
Makale Dili: İngilizce
×
APA
NLM
AMA
MLA
Chicago
Kopyalandı!
ATIF KOPYALA


Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Hızlı Arama

Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi