Mart 1994 - Ocak 2001 tarihleri arasında konjenital koroner arteriovenöz fistül tanısı konmuş, yaşları 7 ay ile 11.0 yıl ( ortanca: 5.3) arasında değişen beş hastada transkateter fistül oklüzyonu işlemi uygulandı. Bu hastalardan birine daha önce cerrahi olarak fistül ligasyonu uygulanmış ancak rekanalize olmuşu. Dört hastada fistülle ilişkisi olan koroner arterde artmış debiye bağlı olarak belirgin dilatasyon söz konusuydu ve bu hastalardan birinde koroner arter fistül öncesinde anevrizmatik bir kese oluşturmuştu. Oklüzyon işlemi yapılmak üzere iki hasta birer kez; iki hasta ikişer kez; son hasta üç kez kateter laboratuvarına alındı. İşlem sırasında iki hastada serbestleme kontrollü balon, diğerlerinde serbestleme kontrollü “coil”ler kullanıldı. İşlemden sonra dört hastada fistülde tanı oklüzyon sağlandı. Koroner arter çapı normal olan son hastada sol koroner arter ön inen daldaki fistülde başarılı şekilde kapatıldı, ancak ikinci diagonal arter distalindeki ikinci fistüle ulaşmak mümkün olmadı. Bu hastada işlemi gerçekleştirmek üzere yapılan manipülasyonlar sırasında hafif/orta derecede aort yetersizliği gelişti. Minör komplikasyon olarak bir hastada heparine yanıtlı femoral arter trombozu gelişti.
Deneyimlerimiz uygun olgularda uygun oklüzyon yöntemi seçildiği takdirde koroner arteriovenöz fistüllerin transkateter oklüzyonunun başarı ile uygulanabileceğini göstermektedir.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi