AMAÇ Oral antikoagülan tedavinin atriyal fibrilasyonlu (AF) hastalarda vasküler olay riskini düşürdüğü gösterilmiştir. Bu çalışmada AF tanısı konmuş hastalarda oral antikoagülan tedavinin uygulanma sıklığı, oral antikoagülan tedavi görenlerin etkili INR değerlerine ulaşıp ulaşmadığı ve hastaların hangi nedenle oral antikoagülan ilaç kullanmadığı araştırıldı.
Çalışma planı: Çalışmada Ekim 2007- Kasım 2008 tarihleri arasında polikliniğimize AF tanısıyla başvuran ardışık 426 hasta (256 kadın, 170 erkek; ort. yaş 66±11) değerlendirildi. Hastaların warfarin ve/veya aspirin kullanıp kullanmadığı, oral antikoagülan kullanmıyorsa nedeni sorgulandı. Ayrıca, oral antikoagülan kullanan hastaların INR değerleri ölçüldü.
Bulgular: Hastaların %72.8’inde sürekli/kalıcı AF, %27.2’sinde paroksismal AF vardı. Hastaların %32.4’ü 75 yaş ve üstü gruptaydı. İnme gelişim riski açısından hastaların %69.3’ü yüksek, %21.8’i orta, %8.9’u düşük risk grubundaydı. İnme açısından hipertansiyon (%66.7) en sık görülen risk faktörüydü. Hastaların 107’si (%25.1) aspirin ve warfarin, 21’i (%4.9) sadece warfarin, 237’si (%55.6) sadece aspirin kullanırken, 61 hasta (%14.3) hiçbirini kullanmamaktaydı. Oral antikoagülan kullanma oranı %30.1 bulundu. Yetmiş beş yaş ve üstü hastalarda (p=0.0001), hipertansiyon (p=0.023) ve koroner arter hastalığı (p=0.004) olanlarda oral antikoagülan kullanımı anlamlı derecede azdı. Oral antikoagülan kullanan hastaların %47.7’si (n=61) kılavuzların önerdiği hedef INR değerlerine ulaşabilmişti. Cinsiyet, yaş, klinik risk faktörleri ve sosyoekonomik parametrelerin hiçbiri hastaların hedef INR değerine ulaşmasında etkili bulunmadı. Oral antikoagülan kullanmama nedenleri arasında ilk sırada ilacın hekim tarafından reçetelendirilmemesi (%74.3), ikinci sırada tıbbi kontrendikasyonlar (%9.8) gelmekteydi.
Sonuç: Özellikle inme riski yüksek olan AF’li hastalarda yetersiz oral antikoagülan kullanımının en önemli nedeninin hekimlerden kaynaklandığı görülmekte; bu durum kılavuzların klinik uygulamaya yeterince yansımadığını düşündürmektedir.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi