Miyokardiyal "fractional flow reserve" (FFR) koroner arter lezyonlarının fizyolojik önemini ortaya koymak için kullanılan güvenilir bir invazif yöntemdir. Ancak bu yöntemin akut miyokard infarktüsüne (AMİ) yol açmış infarktüsle ilgili arterlerde (İİA) kullanımı ve bu durumdaki yararları ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı yeni AMİ geçirmiş (Grup 1) ve AMİ geçirmemiş (Grup 2) hastaların benzer koroner arter lezyonlarında perkutan transluminal koroner anjiyoplasti (PTKA) öncesi ve sonrasında ölçülen FFR değerlerini karşılaştırmaktır. Son iki hafta içinde AMİ geçirmiş tek damar hastası olan 14 ardışık hasta Grup 1'i , AMİ geçirmemiş ve tek damar hastalığı bulunan 14 ardışık hasta Grup 2'yi oluşturmuştur. Koroner arter lezyonları başlangıçta ve optimal PTKA yapıldıktan hemen sonra kantitatif koroner anjiyografi (KKA) ve FFR ölçümleri ile tüm hastalarda değerlendirildi. FFR değerleri 0.014 inçlik basınç teli kullanılarak ve adenozin ile miyokard hiperemisi uyarıldığında lezyon distalinde ölçülen basıncın aortik basınca oranı elde edilerek hesaplandı. Her iki grupta 14'er hasta vardı. İki grup arasında yaş (Grup1 61.9±11.3, Grup2 52.7±6.8 yıl, p<0.05) ve PTKA öncesi elde edilen FFR değerleri (Grup1 %77.6±5.4, Grup2 %63.3±8.4, p<0.001) dışında cinsiyet, girişim arteri, işlem öncesi ve sonrası referans çap, minimal lümen çapı, darlık derecesi ve PTKA sonrası FFR değerleri bakımından fark yoktu. Grup 1'de işlem öncesi ortalama darlık derecesi önemli (%66.5±10.5) bulunmasına karşın ölçülen FFR değeri (%77.6±5.4), AMİ geçirmemiş hastalar için kullanılan kritik FFR değerine göre (FFR<% 75) önemsiz düzeyde bulunmuştur. FFR yöntemi sonuçları AMİ'ne yol açmış lezyonlarda, AMİ'ne yol açmamış lezyonlardan farklı bulunmuştur. Yöntem İİA lezyonlarının fizyolojik önemlerini ortaya koymak için kulllanılamaz.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi