AMAÇ Bu çalışmada, hastanemize ST-segment yükselmeli miyokart infarktüsü (STEMI) ile başvuran hastaların reperfüzyon tedavilerinin güncel kılavuzlara uygunluğu araştırıldı. Ayrıca optimal reperfüzyon tedavisini etkileyebilecek hastane içi ve dışı faktörlerin belirlenmesi hedeflendi.
ÇALIŞMA PLANI STEMI ile başvuran 176 hastanın reperfüzyon stratejisi belirlendi. Bir sağlık kuruluşuna ilk başvurudan balon anjiyoplasti veya trombolitik tedavi başlama anına kadar geçen geçen süreler (kapı-balon ve kapı-iğne süreleri), başvurulan ilk sağlık kuruluşundan sevk edildikten sonra hastanemiz acil servisinde balon anjiyoplasti veya trombolitik başlama anına kadar geçen süreler (acil servis-balon ve acil servis-iğne süreleri) hesaplandı. Hastane içi gecikme sebeplerini belirlemek amacıyla hastanın acil servise kabulünden sonra kardiyoloğun aranma zamanı, kardiyoloğun hastayı görme zamanı ve transfer süreleri kaydedildi. Hastayı sevk eden hekimin kardiyolog olup olmaması ve başvurunun çalışma saatlerinde olup olmamasının reperfüzyon sürelerine etkisi incelendi.
BULGULAR Kapı-balon süresi başka merkezden sevk edilen hastalarda ortalama 228 dakika, doğrudan acil servisimize başvuran hastalarda ise ortalama 98 dakika olarak hesaplandı. Sevk edilen hastaların mekanik reperfüzyon süreleri, Amerikan Kalp Derneği (AHA) kılavuzuna göre sadece hastaların %6’sında uygunken, Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) kılavuzuna göre hastaların %13’ünde uygun bulundu. Doğrudan hastane acil servisine başvuran hastalarda ise bu oranlar AHA kılavuzuna göre %58 iken ESC kılavuzuna göre %73 idi. Bununla birlikte başvurunun çalışma saatleri içinde olması ve sevk eden hekimin kardiyolog olup olmamasının reperfüzyon süresine anlamlı derecede etki etmediği görüldü.
SONUÇ STEMI ile hastanemize gelen hastaların reperfüzyon tedavilerinin tavsiye edilen hedef sürede gerçekleştirilmesinde günümüz kılavuzlarına çok düşük oranda uyulduğu ortaya çıkmıştır. Çalışmamız sırasında tespit ettiğimiz gecikme sebeplerine bakacak olursak gerek sağlık camiası, gerekse ülke politikası bakımından ciddi derecede önlemler almamız gerektiği ortadadır.
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi