Kardiyovasküler hastalıklar (KVH) tanı ve tedavideki tüm gelişmelere rağmen, dünya genelinde halen en sık ölüm sebebidir. KVH’nın fizyopatolojisi multifaktöryel olup, genetik ve çevresel etmenlerin etkileşimi söz konusudur. Bu nedenle genomik, transkriptomik, proteomik, lipidomik ve metabolomik teknolojilerin tanıda entegre bir şekilde kullanılması, hastalıkların çok etmenli yapısını anlamamıza ve tedavide etkili yöntemleri seçmemize yardımcı olacaktır. Gen ve kromozom kelimelerinden türetilen genom, bir organizmadaki protein kodlayan tüm genleri ve bu genler arasındaki tüm DNA sekanslarını (intronların oluşturduğu boşlukları da içerecek şekilde) ifade etmektedir. Bir hücre, doku ya da organizmada sentezi yapılan proteinlerin tamamı proteom olarak adlandırılır. Proteomik ise proteomu inceleyen bilim dalıdır. Lipidom bir organizmadaki tüm lipit dizisini ifade etmek için kullanılır; lipidomik vücut sıvı, doku ve hücrelerindeki lipitlerin, lipitlerden köken alan mediyatörlerin ve biyolojik sistemdeki fonksiyonlarınının incelenmesini konu alır. Metabolom, bir insanda veya canlı organizmadaki düşük molekül ağırlıklı metabolit veya moleküllerin tamamına denir. Metabolomik insan veya hayvan biyolojik sıvılarındaki küçük moleküllerin ve metabolitlerin sistematik analizidir. Kardiyovasküler olay riskini değerlendirmek amacı ile kullanılan biyobelirteçlerin sayısı oldukça sınırlıdır ve eski araçlardır. Tedavide hala 30 yıl önce üretilen ilaçlar kullanılmaktadır. KVH tanısında ve tedavisinde yeni ajanların bulunup klinik pratiğe yerleştirilebilmesi için -omik bilimleri önemli yer tutmaktadır ve bu bilim dallarına olan ihtiyaç artmaktadır. -Omik bilimlerinin klinisyenler tarafından tanınması ve içselleştirilmesi ise zaman alacak bir süreçtir ancak bu sürecin hızlanarak devam edeceği ve daha çok önem kazanacağı söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Genom, lipidom, metabolom, proteom.Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi