Son yıllarda kardiyolojide özellikle de akut koroner sendromun (AKS) tanı ve tedavisinde hızlı gelişmeler olmuştur. Bu yazıda, AKS’de oral antitrombosit tedavinin güncel kılavuzlardaki yeri gözden geçirildi. AKS’de plak rüptürü aterom içeriğinin trombositler ile temasına ve çok kısa sürede trombosit agregasyonu ve trombüs tıkacı oluşumuna yol açtığından AKS’nin tedavisinde trombosit agregasyonu inhibisyonu mutlaka etkin bir şekilde yapılmalıdır. Bu nedenle aspirin ve P2Y12 inhibitörü ile ikili antitrombosit tedavi AKS tedavisinin köşe taşıdır. P2Y12 inhibitörü klopidogrelin genetik ve farmakokinetik özellikleri antitrombosit etkide ve etkinin kaybolma süresinde yetersizliğe neden olduğundan kanama riski kabul edilebilir sınırlarda, antitrombosit etkinliği fazla olan prasugrel, tikagrelor ve kangrelor gibi yeni P2Y12 inhibitörlerini devreye sokmuştur. Şu an Türkiye’de ruhsatlı olan prasugrel AKS’de koroner anatomisi bilinen, baypas yapılmayacak hastaların sadece perkütan koroner girişimlerinde (PKG) kullanılmaktadır. Diyabetli hastalarda ve subakut trombüsü önlemede etkin bulunmuştur. Fakat, transiyent iskemik atak geçirme öyküsü olanlarda kontrendike oluşu, kanama riskinden dolayı 75 yaş üstü ve 60 kg altıda verilmeme (veya doz azaltımı) önerisi sınırlayıcı yönüdür. Türkiye’de ruhsatlı diğer ilaç tikagrelordur. AKS tedavisinde koroner anjiyografi yapılmadan başlanılabilmesi, hem PKG’de hem de medikal tedavi gibi geniş bir yelpazede kullanımı ve mortaliteyi azaltması avantajlı yanıyken günde iki doz alınması ve bazı hastalarda dispne yapması kısıtlayıcı yönü olarak düşünülmektedir. Yeni P2Y12 inhibitörlerinin günlük pratiğimizde kullanımının yaygınlaşması bu ilaçların antitrombotik etkinliğini, kanama riskini, mortaliteye etkisini ve hastaların uyuncunu gösterecektir.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi