Ventriküler repolarizasyon bozukluğunun önemli taşiaritmilere neden olduğu bilinmektedir. Yüzeyel elektrokardiyogram (EKG)'dan ölçülen QT dispersiyonu (QTD)'nun ventriküler repolarizasyon bozukluğunu yansıttığı bildirilmiştir. Bu çalışmada akut miyokard infarktüsü geçiren 142 hastanın hastaneye başvuruş EKG'leri incelendi. Hastalardan 50'sinde hastanedeki izlemleri sırasında ventriküler taşikardi (VT) (sürekli 22, süreksiz 11) veya ventriküler fibrilasyon (VF) (17 hasta) gelişti, 92 hastada ise izlemleri boyuna VT ya da VF saptanan hastalarda QTD, QTc dispersiyonu (QTcD), maksimum komşu QTD (adjQTD), maksimum komşu QTcD (AdjQTcD) değerleri sırasıyla 84.9±16.1 msn, 93.6±18.9 msn, 44.2±14.1 msn ve 49.2±16.8 msn iken, izlemleri boyunca VT ya da VF saptanmayan hastalarda bu değerler sırasıyla 51.3±19.1 msn, 55.3±19.1 msn, 31.3±10.4 msn ve 33.7±10.7 msn idi ve aradaki fark istatistiki olarak anlamlı bulundu (p<0.01). İzlemleri sırasında VT ya da VFgelişen grupta QRSD değeri 15.8±7.7 msn iken VT ya da VF gelişmeyen grupta bu değer 15.1±4.9 msn idi ve aradaki fark istatistiki olarak anlamlı değildi (p>0.05). İzlemleri sırasında VT gelişen 33 hastada QTD, QTcd, Adj QTcd değerleri sırasıyla 83.5±16.1 msn, 91.1±18.4 msn, 44.2±14.8 msn ve 48.0±16.2 msn iken, VF gelişen 17 hastada bu değerler sırasıyla 87.5±16.2 msn, 98.4±19.6 msn, 44.4±13.2 msn ve 51.5±18.1 msn idi ve aradaki fark istatistiki olarak anlamlı değildi (p>0.05). İnfarktüsün lokalizasyonuna göre QTD, QTcD, AdjQTD ve AdjQTcd değerlerinde VT ya da gelişen grupta (anteriyör duvar için sırasıyla 84.8±16.5 msn, 95.1±19.9 msn, 43.2±13.8 msn ve 49.4±17.1 msn, inferiyör duvar için sırasıyla 85.1±15.9 msn 91.0±17.4 msn, 44.5±15.2 msn ve 47.9±14.9 msn) ve VT ya da VF gelişmeyen grupta (anteriyör duvar için sırasıyla 51.3±19.0 msn, 55.3±19.1 msn, 31.3±10.7 msn ve 33.7±10.8 msn, inferiyör duvar için sırasıyla 50.3±18.1 msn, 54.1±18.5 msn, 31.4±10.4 msn ve 33.4±9.9 msn) istatistiki anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0.05). Bu sonuçlar QT dispersiyonunun akut miyokard infarktüsünde aritmojenik riski saptamada kullanılabilecek kolay elde edilebilir, çoğunlukla doğru, noninvazif bir metod olduğu izlenimini vermektedir.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi