AMAÇ Ateroskleroz renovasküler hastalığa katkıda bulunabilir ve yüksek kolesterol düzeyleri hastalığın ilerlemesi için risk faktörüdür. Renal kare sayısı (RKS) ana renal arter ve segmental dallarındaki makrovasküler kan akımını gösteren nesnel bir yöntemdir. Bu çalışmada, serum lipit parametreleri ile RKS arasındaki ilişki incelendi.
YÖNTEMLER Kesitsel olarak kurgulanan calışmaya 116 hipertansif hasta alındı ve hastalar serum LDL kolesterol seviyelerine göre iki gruba ayrıldı. Grup 1’de LDL<130 mg/dL olan 60, grup 2’de ise LDL seviyesi 130 mg/dL ve üzeri olan 56 hasta mevcuttu. Hastalar serum toplam kolesterol (TK) seviyelerine göre de iki gruba ayrıldı (TK <200 mg/dL olan 52 hasta grup 1’de, TK 200 mg/dL ve üzeri olan 64 hasta grup 2’de).
BULGULAR Ortalama RKS, grup 2’de grup 1’e kıyasla daha yüksekti (p<0.001). Her iki böbreğin RFK’ları ayrı ayrı grup 2’de grup 1’e göre daha yüksekti (sırasıyla, p<0.001 ve p=0.023). Toplam kolesterol temelli gruplarda da benzer sonuçlar elde edildi. RKS, sigara (paket yıl), TK ve LDL ile anlamlı pozitif ilişkiye sahipti (sırasıyla, r=0.326, p=0.035; r=0.393, p=0.010; r=0.386, p=0.012). Çoklu değişkenli lineer regresyon analizinde LDL, TK, sigara ve kreatinin klirensi, RKS’nin bağımsız tahmin ettiricileri olarak bulundu.
SONUÇ Normal böbrek işlevi olan hipertansif hastalarda LDL, TK ve sigara RKS’yı tahmin ettirebilir ve yoğun risk faktörü modifikasyonu böbrek yetersizliği riskini azaltabilir.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi