AMAÇ Bu çalışma hipertansiyonlu hastalarda kardiyovasküler (KV) risk yönetimine dair klinik uygulamaların ve hasta takibinin risk profili üzerine etkisini değerlendirmek üzere tasarlandı.
YÖNTEMLER Girişimsel olmayan bu çalışmada, enine kesitli fazda kayıtlı 1023 hastadan, 9 ay içerisinde (uzunlamasına faz) en az bir defa hasta takip ziyaretine gelmiş 397 yüksek riskli hastanın (ortalama [SS] yaş, 59.2 [11.5] yıl; %62.5 kadın) KV risk faktörleri, 10 yıllık koroner kalp hastalığı (KKH) riski tahmini, risk düzeyi ve risk yönetimi verileri sunuldu.
BULGULAR Takip sonrasında, 10 yıllık KKH riskinde (p<0.001) ve çok yüksek (%19.6 ve %6.6) ve yüksek risk (%20.7 ve %13.4) taşıyan hastaların yüzdelerinde anlamlı azalma görüldü (p<0.001). Sistolik ve diyastolik kan basıncı ve LDLkolestroldeki anlamlı azalmalar (her biri için p<0.001) ve HDL-kolesteroldeki artış (p=0.007) ile risk grubundaki pozitif şift (%42.8) arasında anlamlı ilişki bulundu. Daha az riskli gruplara yönelik şift, diyabetik (%5.5 ve %41.1) ve metabolik sendromlu (%19.2 ve %34.2) hastalarda daha belirgindi (her biri için p<0.001). Takip sonrasında, özellikle daha az risk taşıyan gruplarda, kan basıncı hedefine ulaşılmasında anlamlı bir iyileşme olduğu saptandı (p<0.001).
SONUÇ Elde ettiğimiz bulgular, yakın takip ile ilişkili olarak, hipertansiyonlu hastalarda 10 yıllık KV risk tahmininde belirgin düşüşü içeren daha iyi bir KV risk yönetimine işaret etmekte ve özellikle diabetes mellitus ve metabolik sendromlu hastalar arasında daha düşük KV risk gruplarına yönelik bir şift olduğunu göstermektedir.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi