Yüksek düşük densiteli lipoprotein kolesterol (LDL-K) düzeylerinin düşürülmesinin uzun dönemdeki klinik yararı gösterilmiştir. Ancak statin çalışmalarında koroner olay sıklığında %30-35 oranında azalma sağlanmakla beraber tedavi ile LDL-K'si düşürülen hastaların büyük bir çoğunluğu yine de kardiyovasküler olay yaşamıştır. Dolayısı ile LDL-K'yi düşürücü tedavinin etkinliğini artırmak için tedavide farklı veya ilave hedeflerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Koroner kalp hastalığı (KKH) riskini azaltmak için yüksek LDL-K düzeylerini düşürmenin yanı sıra düşük yüksek densiteli lipoprotein kolesterol (HDL-K) düzeylerinin yükseltilmesi uygun bir yaklaşımdır. HDL-K düşüklüğü ile KKH morbidite ve mortalitesinde artış arasındaki ilişki bir çok epidemiyolojik çalışmada gösterilmiştir. VA-HIT , KKH ve normal LDL-K düzeyi olan hastalarda düşük HDL-K düzeylerinin yükseltilmesinin KKH olay oranında anlamlı azalma sağladığını gösteren ilk büyük çalışmadır. VA-HIT sonuçlarına göre HDL-K'deki her bir mg/dl artış KKH'ye bağlı ölüm ve miyokard infarktüsü oranında %2-3 azalma sağlamıştır. Çalışma kardiyovasküler olayları azaltmada düşük HDL-K düzeylerinin yükseltilmesinin en az LDL-K düzeylerinin düşürülmesi kadar etkili olduğunu göstermiştir. Hedef LDL-K düzeylerine ulaşılan ve HDL-K'si düşük olan veya izole HDL-K düşüklüğü bulunan hastalarda HDL-K'yi yükseltmeye yönelik tedavi yaklaşımı uygulanmalıdır. Fazla kiloların verilmesi, yağdan fakir diyet yerine doymamış yağ ağırlıklı, karbonhidratdan fakir bir diyet, düzenli egzersiz, sigaranın bırakılması HDL-K'yi etkili bir şekilde arttırabilir ve ilaç tedavisine gereksinimi azaltır. Niasin ,fibratlar ve östrojen HDL-K düzeylerini yükselten farmakolojik ajanlardır. Bu derlemede HDL-K'nin önemini gösteren epidemiyolojik ve klinik çalışmalar ve HDL-K'yi yükseltmede yaşam tarzı değişikliği ve mevcut ilaçların etkinliği gözden geçirilmiştir.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi