AMAÇ Önceki çalışmalarda sezaryen ve infantil dönemde antibiyotik kullanımının daha sonra kronik hastalıklara yol açabileceği gösterilmiştir. Ayrıca, bağışıklığın bazal sistemini oluşturan anne sütünün de yenidoğanlarda bir koruyucu olduğu bilinmektedir. Çalışmamızın amacı, anne sütü alımı ve süresi, doğum şekli, infantil dönemde antibiyotik kullanımı ile prematür ateroskleroz arasındaki ilişkiyi belirlemektir.
YÖNTEMLER Koroner anjiyografi yapılan ve en az bir epikardiyal damarda darlığı olan 100 hasta ve normal koroner saptanan 100 kontrol hastası çalışmaya dahil edildi. Geleneksel risk faktörlerine ek olarak her katılımcı için doğum şekli, anne sütü alımı ve süresi, antibiyotik kullanımı ve sıklığı değerlendirildi. 12 saat açlık sonrası alınan venöz kan örnekleri incelenerek hastaların kolesterol değerleri kaydedildi. Gensini skorunu hesaplamak için çalışma grubunun anjiyografik görüntüleri incelendi.
BULGULAR Sigara kullanımı, yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol, düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol ve aile öyküsü açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulundu. Kontrol grubundakilerden üçü, ateroskleroz grubundakilerden 26’sı sezaryen ile doğmuştu (p<0.001). Anne sütü alımı ve süresi de kontrol grubunda anlamlı olarak yüksekti (p=0.018). Kontrol grubunda antibiyotik kullanımı daha azdı, ancak iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p=0.099). Çok değişkenli lojistik regresyon analizinde; diabetes mellitus, sigara ve sezaryen aterosklerozun belirleyicileri olarak bulundu (p=0.036, p=0.001 ve p=0.003, sırasıyla). ROC analizinde sezaryen prematür aterosklerozu öngörücü rolü diyabetten fazla sigara kullanımından azdı (eğri altındaki alan: 0.607, p=0.023).
SONUÇ Doğum şekli ve anne sütü alımı erken ateroskleroz risk faktörleri arasında değerlendirilmeli ve dikkate alınmalıdır.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi