Nisan 1990, Haziran 1995 tarihleri arasında, 8 hasta, enfarktüse bağlı ventriküler septum rüptürü nedeniyle erken dönemde opere edildi. Ortalama yaş 65,4±4 (57-72 yaşları arası) idi. Olguların % 50'si erkekti. Bir hasta daha önce arterolateral ve inferiyor miyokard enfarktüsü geçirmişti ve apikal anevrizma oluşumu gösteriyordu. Tüm hastalara transtorasik ekokardiyografi, kardiyak kateterizasyon ve koroner anjiyografi yapıldı. Hastaların akut miyokard enfarktüsü tanısıyla hastaneye kabullerinden ameliyata alınmalarına dek geçen süre 36 ile 288 saat (ortalama 101.5±74.2 saat; 4.2±3 gün) arasında değişiyordu. İnterventriküler septum rüptürünün klinik olarak ilk kez tanınması ile cerrahi girişim arasında ise ortalama 39.5±17 saat (16 ile 72 saat arası) vardı. Rüptür 5 (% 62.5) olguda anteriyor, 3 (% 37.5) olguda posteriyor yerleşimliydi. Cerrahi öncesi 5 hastada, ameliyat sonrası tüm olgularda IABP kullanıldı. Operasyon öncesi 3 vakada kardiyojenik şok mevcuttu ve bunlardan ikisi kardiyopulmoner dolaşımdan ayrılamadı. Dört (% 50) olguya aynı zamanda aortokoroner bypass da yapıldı. Genel hastane mortalitesi % 37.5 oldu, 30±18,4 aylık (7 ile 60 ay arası) izleme döneminde de 1 (% 20) olgu rezidüel şant nedeniyle tekrar opere edildi. Geç dönemde kaybedilen hasta olmadı. İnfarktüse bağlı ventrikül septumu rüptürünün erken cerrahi tedavisi, hastane mortalitesi yüksek olmakla birlikte, uzun dönemde kabul edilebilir bir sürvi sağladığından, tercih edilecek tedavi yöntemi olmalıdır. Cerrahi tamirin geciktirilmesi erken mortaliteyi iyileştirebilir fakat bu yaklaşım mültiorgan yetersizliğinin gelişmesine ve acul cerrahi tedavi ile kurtarılabilecek olguların kaybedilmesine yol açabilir.
Anahtar Kelimeler: Miyokard infarktüsü, septum rüptürü, erken cerrahi, kardiyojen şokCopyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi