Maksimum ve minimum P-dalga süreleri arasındaki fark olarak tanımlanan P-dalga dispersiyonu (PDD)'nun paroksismal atriyal fibrilasyonu (AF) öngörmede kullanışlı olduğu bildirilmiştir. AF, aort darlıklı hastalarda en sık aritmidir ve klinik bozulma için önemli bir prognostik göstergedir. Bu çalışmada amaç aort darlıklı hastalarda P-dalga dispersiyonunu değerlendirmekti. Çalışma populasyonu iki grup içeriyordu. Grup I dejeneratif aort darlıklı 98 hasta (76 erkek, 22 kadın, yaş 63±8 yıl) ve grup II herhangi bir kardiyovasküler hastalığı bulunmayan yaş ve cinsiyet açısından birebir eşleştirilmiş 98 sağlıklı birey içeriyordu. Çalışmaya dahil edilen tüm bireylerin 12-derivasyonlu elektrokardiyogramı çekildi. Yüzeyel elektrokardiyogramın tüm derivasyonlarında P-dalga süresi ölçüldü. Maksimum ve minimum P-dalga süresi arasındaki fark PDD olarak tanımlandı. Tüm hastalar ve kontrol bireyleri sol atrium çapı, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu, sol ventrikül duvar kalınlıkları, maksimum ve ortalama aort gradiyenti ölçümü için ekokardiografi ile değerlendirildi. Ayrıca hastalar dökümente paroksismal AF varlığı acısından değerlendirildi. Grup I'e ait maksimum P-dalga süresi (126 ms) ve PDD grup II'den anlamlı derecede daha yüksek bulundu (p<0.0001). Buna ek olarak, paroksismal AF'u bulunan hastalar (130 ms) bulunmayanlara (121 ms) göre anlamlı derecede daha yüksek maksimum P-dalga süresine ve PDD'na sahipti (p<0.001). Minimum P-dalga süresi açısından iki grup arasında anlamlı fark yoktu (p>0.05). Ekokardiografik değişkenlerle PDD'u arasında anlamlı korelasyon yoktu. Sonuç olarak, artmış paroksismal AF riskini gösteren PDD'u aort darlıklı hastalarda, aort darlığı bulunmayan hastalardan anlamlı derecede daha yüksek bulundu. Ağır aort darlıklı hastalarda paroksismal AF'u öngördürmede PDD'nun klinik kullanılabilirliğinin daha ileri değerlendirilmesi için daha uzun dönem prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi