Çalışmamızda, yüksek plazma homosistein düzeyine sahip koroner arter hastalarında, homosistein düşürücü tedavi (HDT) ile homosistein düzeyinde sağlanan düşmenin endotele bağlı vazodilatasyonda iyileşmeye, bunun da miyokardın iskemi yükünde azalmaya yol açıp açmadığı araştırıldı. Sol ön inen arterde en az %70 darlık nedeniyle koroner anjiyoplasti (PTCA) randevusu verilen, toplam 16 erkek hasta (plazma homosistein düzeyi >15 pmoi/L) çalışmaya alındı. PTCA gününe kadar (4.8±0.9 hafta), hastalardan 9 'u HDT (0.4 mg folik asid, 2 mg B6 vitamini, ve 6 pg B12 vitamini), 7'si plasebo alacak şekilde randomize edildi. Başlangıçta ve tedaviden 1 ay kadar sonra hastaların tümüne noninvazif olarak brakial arter endotel fonksiyonu incelemesi ve egzersiz TI-201 sintigrafisi uygulandı. Miyokard iskemi yükünün kantitatif göstergeleri olarak SPECT görüntülerde polar haritadan elde edilen maksimal pelfüzyon defekti ve redistribüsyon gradyenti kullanıldı. PTCA başlangıcında hastaların tümünün kontrol anjiyografileri yapıldt. Bir aylık tedavi sonucunda , HDT grubunun plazma homosistein düzeyinde anlamlı düşüş görülürken (21.2±5, 11.8±3.1 pmo/L; p=0.008) plasebo grubunun plazma homosistein düzeyinde değişme saptanmadı (19.9±5, 20.2±7 pmo/L; p=AD). HDT grubunda, hiperemi ile indüklenen endotele bağlı vazodilatasyonda tedavi sonrası anlamlı artış tespit edildi (%3 .8±1.3, %9.2±2.2; p<0.0001). Plasebo grubunda ise değişme olmadı (%3.7±1.3, %3.8±1.6; p=AD). Nitrogliserin ile indüklenen endotelden bağımsız vazodilatasyonda ise hem HDT grubunda (%12 .3±2.4, %13.1±1.9; p=AD) hem de plasebo grubunda (%13 .2±2.2, %12.9±2.8; p=AD) başlangıç ve tedavi sonrası değerler arasında anlamlı fark saptanmadı. Egzersiz TL-201 sintigrafisinde, HDT grubunda, tedavi ile maksimal perfüzyon defektinde %52±2l'den %42±17'ye (p=0.004), redistribüsyon gradyentinde %24.8±13'den %16.7±8'e (p=0.006) anlamlı düşüş bulunurken, plasebo grubunda herhangi bir değişme görülmedi. Hem HDT grubunda (%81±9, %82±11 ; p=AD), hem de plasebo grubunda (%79±8 , %80±9: p=AD) başlangıçtaki ve sonraki anjiyografik darlık yüzdesi açısından anlamlı fark yoktu. Ek olarak, HDT grubunda, plazma homosistein düzeyinde görülen düşmenin miktarı ile endotele bağlı vazodilatasyondaki değişim (r= - 0.63, p=0.05); yine, enelotele bağlı vazodilatasyondaki değişim ile maksimal perfüzyon defekti (r= -0.65, p=0.05) ve redistribüsyon gradyentindeki (r= -0.67, p=0.04) deği şimler arasında anlamlı negatif bir korelasyon saptandı. Sonuç olarak, plazma homosistein düzeyi yüksek koroner arter hastalarında, tedavi ile homosistein düzeyinin düşürülmesinin endotele bağlı vazodilatasyonu iyileştireceği, bunun da egzersizle indüklenen miyokard iskemisini azaltabileceği kanısına varıldı.
Anahtar Kelimeler: Homosistein, endotel fonksiyonu, miyokard iskemisi, egzersiz TL-201 sintigrafisiCopyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi