ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
Archives of the Turkish Society of Cardiology - Turk Kardiyol Dern Ars: 29 (8)
Volume: 29  Issue: 8 - August 2001
1.Summaries of Articles

Pages 460 - 464
Abstract |Full Text PDF

2.Pulmonary Autograft (Ross) Operation for Aortic Valve Disease and Pericardial Collar Technique
Tayyar SARIOĞLU, Ersin EREK, Barbaros KINOĞLU, Ece SALİHOĞLU, Ahmet ŞAŞMAZEL, Ayşe SARIOĞLU, Nerime SOYBİR
Pages 465 - 470
Amaç: Başlangıçta teknik olarak zor ve iki kapağm birden riske ediliyor olması gibi sakıncaları nedeniyle genel kabul görmesi geciken Ross operasyonu uzun dönemde iyi son uçla rının bildirilmesi üzerine 90' lı yıllarda popii/aritesini arttırmıştır. Bu makalede Ross prosediirü uyguladığ ımız 18 hastamn so nuçları ile sağ ventrikül çıkını yolu (SVÇY) rekonstrüksiyonu için uyg uladığ ımı z perikardiya/ yaka tekniği sunulmaktadır. Materyal ve Metod: Üçü daha önce açık kalp ameliyatı geçiren lıasta/arın yaşları 9 ile 37 (ortalama 16,2 ± 7.1) arasmda değişiyordu. Hastaların tiimiinde total root rep/ asmam tekniği kul/am/dı. Aortik kök dilatasyonu olan iki hastaya aortoplasti yapıldı . Aort kökii Jıipoplazisi ve/veya subaortik srenozu olan 3 hasraya Ross 1 Konno prosediirü uygulandı. SVÇY rekonstriiksiyonu için, 6 hastada homogreft, 12 hasrada stentless biyoprotezler kullamlirken sepral diseksiyon bölgesindeki inatçı kanamaları kontrol alt11ıa almak ve birinci septa/ arteri korumak amacı ile perikardiya/ yaka tekn iğ i uyg ulandı. Bir hastada Ross operasyonu ile birlikte mitral kapak replasmam (MVR) yapıldı . Bulgular: Bir Jıasta erken postoperarif dönemde düşük kardiyak debi nedeniyle kaybedildi. Bir hasrada arriyoventrikiiler tam blok gelişti ve kalıcı pacemaker implanrasyonu uygulandı. Ross ve MVR yapılan hasta endokardit nedeniyle reoperasyona alindı. Diğer hastalar sorunsuz seyrettiler. Ortalama 15,2 ± 9 aylık (1 - 32 ay) rakip süresinde tiim hasra/ar NYHA class 1 ve ll durumda idiler. Postoperalif ekokardiyografik kontrol/erde, orta - lıafij aorr yetersizliği (AY) respir edilen bir hasta dışmdaki tüm h asraları n çok hafif AY veya normal aorr kapak fonksiyonianna salıip olduğ u görüldü. Sonuç: Pulmoner orogreft operasyonunun çocuklar, genç erişkinler veya bayan hasra/ar gibi seç ilmiş hasralarda prosterik kapak replasman/arma alternatif olarak diişiinii/ ebileceğ i ileri sürülebilir. SVÇY rekonsrriiksiyonu için srenrless biyoprotezlerin homogreftlere iyi bir a/tematij oluşturabileceğini ve perikardiya/ yaka tekniğinin kullanışli bir yöntem olduğunu düşiinüyomz .
Purpose: Technical demands of the Ross operation and two valves at risk have delayed acceptance. Its inercasing popularity in 90's was due to excellent long term results. The results of 18 consecutive patients who underwent Ross procedure and pericardial collar technique for right ventricular outflow tract reco ns truction (RVOT) was documented in this article. Materials and Methods: Patient's ages ranged from 9 to 37 years (mean 16,2 ± 7,1). Three of them had prior open heart operation. Total root replacement technique was used in all patients. Aortoplasty were done in two patients with aortic root dilatation. Ross 1 Konno procedure was performed in 3 patients with subaortic stenosis and/or aortic root hypoplasia. We used homografts in 6 patients and stentless bio pros thes is in 12 patie nts for R VOT reconstructions. A special pericardial collar technique was employed to control some persistent bleeding from septal dissection site and to avoid damage to first septal artery. Additicnal mitral valve replacement was performed in one patient. Results: One patient died in early postoperative period due to low cardiac output. Comple te atrioventricular block was occurred in one patient and permanent pacemaker implantation was performed. A patient who undergone Ross and MVR, was reoperated owing to endocarditis. Other patients had uneventful postoperative course. Mean follow-up period was 15,2 ± 9 months (1 to 32 months) and all patients were well and in NYHA c lass I or II . Ro utine pos tope rative echocardiographic examinations showed normal aortic valve function or trivial aortic insufficiency (AI) in all but one patient who had mild to moderate Al. Conclusion: The Ross operation could be an alternative procedure for the presthetic aortic valve replacement in selected patients such as children, young adults and females. We think that pericardial collar tec hni que is a useful modif ication and stentless bioprosthesis may be a good alternative to homografts for RVOT reconstruction.

3.Effects of Thrombolytic Therapy on Distal Coronary Microvasculature: A Study Based on Coronary Pressure Measurements
Murat SEZER, Yılmaz NİŞANCI, Ercüment YILMAZ, Fehmi MERCANOĞLU, Berrin UMMAN, Önal ÖZSARUHAN
Pages 471 - 475
Trombolirik teda vinin (TT) başarısının en önemli belirleyicisi sağlamlan damar açıklığından çok kurtarılan nıiyokard kitlesinin miktarıdır. Bir kısım hasrada rronıboliz sonrası sağlanan anjiografik akınıa rağmen doku peıfiizyonımun olanıayabi/eceği gösterilm iştir. TT sonrası mi yokard ca nlılı ğı ve fonksiyonlarının en önemli belirleyicilerinden biri de distal mikrosirkülasyonun (DMV) destmksiyon derecesidir. Distal mikrosirkulasyonun kantitasyonu ve fonksiyonları nın tayini koroner kapalı basınç (CWP) , kollateral akını indeksi (CFJ), ve DMV'nin hiperemik situmutusa yamtlılığınm (!:lP) tespiti ile mümkün olabilir. Bu çalışmada biz nıiyokard infarktiis/ü (MJ) hastalarda TT'nin DMV üzerine olan etkisini DMV'nin peıfiizyon basmcı ,foııksiyonları ve patentliğinin kantitatif olarak ölçülmesi yoluyla araşurdık. Materyel ve Metod: Bu çalışmaya infarktiisten sorumlu arterinde >%70 darlık ve TIM! (tlırombolysis in myocardial infarction) ll derecede akımı bulunan ve bu damarına akut MI sonrası 10 gün içerisinde PTCA ve /veya stent inıplantasyonu yapı lan toplanı 30 hasta dahil edildi. 15 hasta semptomlarımil başlangıcımn 6 saati içerisinde TT alm ı ştı. Anjiografiyi takiben fiberoptik basmç ölçer kılavuz tel (pressure wire) ilerieti/erek darlığın distaline yerleştirildi. Proksimal ve distal basınç lar simu/tane olarak bazal şartlarda ve adenosin hiperemisi altında kaydedildi. Balon ile total ok/üsyon sağlandığ ı anda tespit edilen distal basınç CWP olarak kaydedildi. CF/, simu/tane olarak tespit edilen CWP'nin ortalama aortik basınca bölünmesi ile bulundu. Transstenotik basınç gradientini arttırabilme kapasitesi (sağlanabilir !:l?) veya başka bir deyişle DMV'nin yamtlılığı, /ez yon u geçen hiperemik basınç gradient i nden islirahat basmç gradientinin çıkarılması ile bulundu. Bulgular: TT alan grupta (grup / ) ortalama CWP, CFI ve P değerleri sırasıyla 27.7 ± 9.6 mmHg, 0.29 ± 0.09 ve 22.7 ± 7.4 mmHg iken TT alnıayan grupta (grup!/) sırasıyla 18.2 ± 6.2 mmHg, 0.19 ± 0.07 ve 12.2 ± 6.8 mmHg idi. Ortalama CWP , CF! ve !:lP değerleri grup 1 de anlamlı ölçüde fazla idi. Bu ortalama değerler arasındaki farklılıklar istatistiki olarak anlamlı idi (sırasıyla, p
The most important determinant of the suceess of thrombolytic therapy (TT) is the amount of salvaged myoeardial mass rather than aceomplished vessel pateney. It has already been shown that the lack of tissue perfusion in the faee of restored angiographie flow may oecur after thrombolysis in some patients. One of the most important prognostic determinants of myocardial viability and function after thrombolysis is the degree of destruction of distal microvaseulature (DMV). Intraeoronary pressure measurement is a new teehnique to provide quantiative and funeti onal information about the collaterals and DMV. Quantitation and assesment of funetion of DMV are possible by determination of eoronary wedge pressure (CWP), collateral flow index (CFI) and the responsiveness of DMV to hyperemic stimuli (~P) . In this study we investigated the effects of TT on DMV by quanti tative measuring of the perfusion pressure, funetion and patency of DMV in patients with myoeardial infaretion (MI). Material and method. Thirthy patients after AMI with more than 70% stenosis and thrombolysis in myoeardial infaretion (TIMI) grade II flow in infa rct related artery who underwent PTCA and/or stent implantation proeedure w i thin 1 O day s of MI w ere included in this study. Fifteen of them had reeeived TT within 6 hours of their symptom beginning. After angiography fiberoptie pressure ınonito ring guideTiirk wire (Pressure Wire - Radi) was advanced and positioned distal to stenosis. Proximal and distal pressures were recorded simultaneously under basa! and hyperemic conditions. During total occlusion with balloon, distal pressure was recorded as CWP. CFI was determined by the ratio of simultaneously measured CWP to aortic pressure. Capabil ity to increase pressure gradient (achievable t.P) or with an other word, responsiveness of DMV was assessed by substraction of resting pressure gradient from provoked (hyperemic) pressure gradient across the lesi on. Results. Mean CWP, CFI and t.P values were 27.7 ± 9.6 mmHg, 0.29 ± 0.09 and 22.3 ± 7.4 mmHg respectively in the group who had received TT (group I) and 18.2 ± 6.2 mmHg, 0.19 ± 0.07, 12.2 ± 6.8 mmHg in the group without TT (group II). Mean values of CWP, CFI and t.P were s ignificantly higher in the group I. The differences of these mean values were statistically significant (p<0.01, p

4.Levels of C-Reactive Protein, Interleukin-6 and Activated T Lymphocyte in Patients with Unstable Angina Pectoris and Their Relation with Ischemia
Önder KIRIMLI, Sema GÜNERİ, Bülent ÜNDAR, Y.Özer BADAK, Y.Özgür ASLAN, Bahri AKDENİZ, Murat ÖZDAMAR, Ümit TEKİN, Ayten YAZLAR
Pages 476 - 480
Unstable angina pektarisli (UAP) hastalarda C-reaktif protein (CRP), interleukin-6 (/L-6) ve aktive T lenfasit (ATL) diizeyleri, bun/amı kendi aralarındaki korelasyonu ve iskemi şiddeti ile ilişkisinin incelendiği bu çaltşmada Brawıwald Klas 1118 UAP'Ii 14 hastada (13 Erkek, 1 Kac/ lll, Yaş ortalanıasi 62 ± 8 y1/) CRP, /L-6 ve ATL düzeyleri erken dönem ( ağrıdan itibaren 24 saat içinde), orta dönem (iskenıinin kontrol alt11ıa atmmasmc/an sonraki 3-5. günler arasmda) ve geç dönemde (revaskülarizasyondan sonraki 14-21. günler arasmda) karşliaştmlcil. CRP düzeyi erken dönemde 3.53 ± 2.83 mg/d/ iken orta dönemde 2.67 ± 3.28 mg/d/'ye, geç dönemde ise 1.22 ± 1.08 mg/ d/'ye indi. Erken dönem ile orta dönem, erken dönem ile geç dönem ve orta dönem ile geç dönem arasmdaki azalmalar anlamlt idi (p<0.04, p<0.001 ve p=0.02, s1ras1yla). /L-6 düzeyleri erken ve orta dönemde yüksek bulunmakla birlikte oldukça benzer idi (s1raS1yla 17.43 ± 11.73, 17.40 ± 15.59 pg/ml) ve geç dönemde 12.05 ± 7.13 pg/m/'ye indi ve sadece erken dönem ile geç dönem arasuıdaki azalma anlamlt bulundu (p<0.05). ATL (CD3/HLA DR+) eliizeyleri erken, orta ve geç dönemde sıras1yla %8.47 ± 5.42, 9.22 ± 5.48 ve 10.18 ± 4.69 idi ve erken, orta ve geç dönem arasında istatistiksel olarak anlamlifark saptanmadi (p>0.05). Orta dönem CRP düzeyleri ile orta dönem İL-6 düzeyleri arasında iyi bir korelasyon mevcuttu (r=0.73, p<0.001 )). Sekiz hastada (Grup 1) iskemi bulguları medikal tedavi ile kontrol altma alllurken 6 hastada (Grup ll) medikal tedavi yetersiz kaldıği için erken girişim uygulandi. Grup 1 ve i/'nin CRP düzeyleri erken dönemde 2.45 ± 1.73'e karşıilk 4.98 ± 3.49 mg/d/ (p<0.05), orta dönemde 0.90 ± 0.65'e karş1l1k 5.05 ± 3.94 mg/d/ (p<0.006) ve geç dönemde 0.78 ± 0.46'ya karşıl 1 k 1.80 ± 1.43 mgldl (p< 0.04) bulundu. Grup 1 ve ll'ninlL-6 düzeyleri arasmda erken ve orta dönemlerde anlamlifark saptamrken ( SirasiyIa 12.31 ± 7.72'ye karş1ltk 24.26 ± 13.29 pg/ml, p<0.03; 10.76 ± 5.84'e karş1ilk 26.25 ± 20.50 pg/ml, p=0.03) geç dönem düzeyleri arasında anlamlifark saptanmadi. Grup 1 ve ll arasmda erken, orta ve geç dönemde ATL değerleri yönünden anlamlı fark saptanmadı. Sonuç olarak U AP' li lıasta/arda,CRP, /L-6 ve ATL diizeylerinin yiiksek olduğu, CRP ve /L-6 düzeylerindeki yükselmenin iskeminin şiddeti ile ilişkili ol duğu tespit edildi.
This study aimed to evaluate and compare C-reactive protein (CRP), interleukin-6 (IL-6) and activated T lymphocyte (ATL) levels of 14 patients with unstable angina pectoris (UAP) of Class IIIB (13 male, mean age 62±8 years) within the first 24 h after chest pain (early period), within 3-5 daysafter the control of ischemic pain (in termediate period) and within 14-2 1 days fo llowing the revascularization procedure (Iate period). CRP levels were 3.53±2.83 mg/di, 2 .67±3.28 mg/di and 1.22±1.08 mg/di in the early, intermediate and Iate periods, respectively. The difference between the early and intermediate, the early and Iate, and the intermediate and Iate periods were s ignificant (p<0.04, p0.05). The re w as a good re lation between the CRP and IL-6 leve ls of intermediate period (r=0.73, p<0.001)). Ischemia was controlled with optimal medical therapy in 8 patients (Group I) whereas medical therapy failed in 6 patients (Group II) in whom interventionaJ treatment was preferred. CRP Ievels of Group I and Group II w ere 2.45± 1. 73 mg/d! and 4.98±3.49 mg/d! (p<0.05), respectively in the early period, whereas the levels were 0.90±0.65 mg/d! and 5.05±3.94 mg/d! (p<0.006) in the intermed iate period and finally O. 78±0.46 mg/di and 1.80( 1.43 mg/di (p<0.04) in the Iate period. There was significan t differences in IL-6 levels of Group I and Group II in both the early and intermediate periods (12.3 1±7.72 pg/ml vs 24.26±13.29 pg/ml, p<0.03; and 10.76±5.84 pg/ml vs 26.25±20.50 pg/ml, p=0.03, respectively). However, no signif icant difference w as fo und between groups in the Iate period. A TL levels were comparable between groupsin the early, intermediate and Iate periods. Asa conclusion, these data suggested that; CRP, IL-6 and A TL !eve! s in patients with UAP were increased and there was an association between the increase in CRP and IL-6 levels and the severity of ischemia.

5.Fourier Transformation Analysis of Atrial Fibrillation Intervals Following Ibutilide and Procainamide to Predict Successful Cardioversion
Ata KIRILMAZ, Kürşad ERİNÇ, Fethi KILIÇARSLAN, Ertan DEMİRTAŞ
Pages 481 - 487
Atriya/ fibrilasyon (AF) esnasmda atriyum içi kayillanmn fraksinasyon derecesi ve frekans/ ree1ıtran yol/ann dalgaboyu ve büyüklüğü ile uyum gösterir. Atriyal fibri/asyo- 111111 ilaç ile sonianma mekanizmalaruu açıklamada spectra/ analizin yardm/Cl olabileceğini savunduk. Sağ atriyumdan kaydedilen monofaz ik aksiyon potansiyellerininfrekans spekturunw. /mil Fourier döniişiimii (FFT) ile incelendi. Atriyal fibrilasyonlu 24 lıastac/a en yüksek, en cliişiik ve ilk 5 tepe frekans/ ile frekans dağilmun/lı genişliği, plasebo (grup C, n=7), ibutilid 1.6±0.4 mg (grup 1, n=10) veya prokainamid 1240±221 mg (grup P, n=10) infüzyonu öncesi ve sonrası 5'er saniyelik zaman dilimleri lıalinc/e saptandı. Yaş (66±9, 68±6 ve 64±7), sol atrial çap (40±8, 44±5 ve 46±4 mm) ve sol ventrikiil EF (44±11, 43±7 ve 40±11) gruplar arasında farkli değildi (sıras1 ile grup 1, P ve C, p>0.05). 1butilid and prokainamid AF tepe frekansını sı rası ile 6.2 ±0.6 ve 6.5±1.1 Hz'den 4.3±0.3 ve 4.5±0.8 Hz'e indirdi (p
The frequency and the degree of fractionation of intraatrial recordings during atrial fibrillation (AF) have a correlation with the wavelengths and the size of the reentry pathways. We hypothesized that spectral ana lysis might help to explain the mechanism of antiarrhythmic drug- induced termination of AF. The frequency spectrum of monophas ic action potenti als recorded in the right atrium was ana lysed us ing Fast Fourier Transformatian (FFT). The maximal, minimal, first 5 peak frequencies and the width of frequency distribution within each 5 see segments were calculated before and after placebo (group C, n=7), ibut il ide 1.6±0.4 mg (group I, n= IO) or procainamide 1240±221 mg (group P, n= 10) infusion in 24 patients with AF. Age (66±9, 68±6 and 64±7), LA size (40±8, 44±5 and 46±4 mm) and LV EF (44± 11 , 43±7 and 40±11) were s imilar in group I, P and C, respectively (p>0.05). Ibutilide and procainamide decreased the peak AF frequency from 6.2±0.6 and 6.5±1.1 Hz to 4.3±0.3 and 4.5±0.8 Hz, respectively (p<0.00 1), whereas placebo had no effect on FFT. Ibutilide decreased the frequency of the peaks significantly within 30 see after each dose. In 3 patients in group I, AF terminated. Cardioverted patients tented to have a lower frequency at baseline than nonconverters (5.7±.3 vs. 6.4±.6 Hz). Ibutilide decreased the frequency of AF to 3.5±0.1 Hz before cardioversion. Conclusions: Fourier transformatian analysis of AF electrograms is a useful method for evaluation of the effect of drugs on atrial tissue. Ibutilide may decrease the frequency of AF to a critica! level before cardioversion.

6.In Vitro Response of Platelet Aggregation Induced by Agonists in Chronic Smoking Coronary Artery Patients
Abdi SAĞCAN, S. Bedii OMAY, Mustafa AKIN
Pages 488 - 492
Amaç: Kronik sigara tçtmmtn rrombosir agregasyonu iizerine etkileriyle ilişkili birbirleriyle çe lişen farkit yaymlar bulunmakradtr. Bu nedenle ça !tşnıamızda kronik sigara içiminin koroner arter ltastalamıda , değişik agonisrlerle indiikten miş in-vitro tranı bosit agregasyonu iizerine olan erkilerinin araşttrtlmast anıaçlandt. Materyel ve Metod: Ça!tşnıaya, klinik ve laboratu var verileri sonucımda karartt angi na pektoris veya göğiis ağ n St kontrol edilmiş kararsı z angina pekr01·is ramst alnu ş toplam 121 olgu al md ı. Bunlardan kronik sigara içen 53 olgu Grup !, sigara içmeyen 68 olgu Grup /!'yi oluşturdu. Koroner anjiyografi öncesinde. olgulardan tromhosillen zengin plazma örnekleri in-vitro koşu llarda adenozin difosfat (10 pnıoi!L), kollajetı (0.6 pgmlml) ve epinefrin (20 wnoi!L) ile ayn ayn karşt!aşttrt!dt. Bolır 'ım Turbidometrik Yöntemi kullamlarak lı er bir agonist için oluştu ru la n rrombosir agregasyon eğ rile rinden aktivasyon yiizde (%) ve siireleri (sn) lıesap/a n dt. Bulgular: Adenozin difosfat, kollajen ve epinefrin ile indiikle nmiş in-vitro trombosir agregasyon yamtma ait aklivasyon yüzdeleri (strasıyla p değerleri: <0.05 . <0.0001, <0.0001) ve yan ll siireleri Grup /'de an lanı!t olarak yükseklik göstermekteydi (p<0.05, p<0.05 , p
Aim: Controversial results for the effect of chronic smoking on platelet aggregation response were found in different studies. In this study, the effect of chronic smoking on in-vitro pl atelet aggregation induced by various agonists were investigated in coronary artery disease patients. Methods and results: 121 patients (Group 1: 53 chronic smokers and Group II: 68 non-smbkers) who had elinical and Iaboratuary data of stable angina pectoris and contro lled unstable angina pectoris were included in the study. Platelet rich plasm of the patients was obtained before coronary angiography and in vitro treated seperately with adenosine diphosphate (10 ı.ım ol/L) , collagen (0.6 ı.ıgm/ml) and epinephrine (20 ı.ımoi/L) . Activation and duration of platelet aggregation slopes were measured and calculated for each agonist by Turbodimetric Method of Bohr. Activation ratios and duration of ADP, collagen, and epineprine induced in-vitro platelet aggregation response were s ignificantly more in Group I (p<0.05, <0.001 , <0.0001 for ratio of activation and p<0.05, p<0.05, p <0.00 I fo r d uration of activation respectively). Conclusion: Clinical studies investigaling effects of more potent antiaggregant drugs added to aspirin are needed in chron ic smoking coronary artery disease patients.

7.Prevalence, Relationship to HDL and Impact on Coronary Events of Smoking in Turkish Adults
Altan ONAT, Ömer BAŞAR, Burak ERER, Köksal CEYHAN, Beytullah YILDIRIM, İbrahim KELEŞ, Ali ÇETİNKAYA, Vedat SANSOY
Pages 493 - 498
TEKHARF Çalışması 2000 y ılı taramosmda 1893 kişi orijinal kohorttan, 562 kişi de 2 yıl önce dahil edilen yeni kolı orttan olmak üzere, toplam 2455 erişkinele sigara içimindeki 10 yıllık değişimler incelendi. 30 yaş ve üzerindeki önıeklemde ortalama yaş 50.4±12.9 idi. Yaşianmadan armdırılmca 1990-2000 döneminde sigara içimi kademesinde erkeklerde %20'/ik azalma, kodm/arda %14'/ük artış kaydedildi. Sigara içiciliği örnek/em yüzdesi olarak ifade edilince, erkeklerde %11 azalma, kodm/arda %1 artma gözlem/endi. Sigara kullanan yetişkinlerde HDL-K düzeyinin kullanmayanlara kıyasla ortalama 2.5 mg/d/ düşük olması, sigaranm - zayıflamaya yol açsa bile - bu lipoproteini bu miktardan daha fazla diişürdiiğünün bir işareti sayıldı. Yaş ve bel çevresi için ayar/an dığında, bufaı·kın %10'un üzerinde HDL-değişkenfiği yapabileceği düşünüldü. 1990 yılında KKH tamsı alan katılınıcı/ann dış/anmasın dan sonra, "sağlıklı " popii/asyanun 10 yıllık izlenmesinde meydana gelen koroner kökenli ölünı/erin öngöriisü 9 risk etmeninin dahil olduğu bir lojistik regresyon modelinde incelendi. Koroner mortalitenin bağı msız etmeni olarak sigara içme erkeklerde 1.52 'lik nisbi risk ile içmeyeniere karşı ancak smırda anlamlı bulundu.
Prevalence of smoking habil was assessed in the 1 Oth year of follow-up survey of the Turkish Adult Risk Factor Study. In this representative sample of adults aged 30 or over, a total of 2455 men and women were evaluated for trends. In the period 1990- 2000, when adjusted for age, a reduction by 20% in men, and an increase by 14% in women was notedin the category of smoking. By comparison, the proportion of current smokers declined by ll% in men and rose by 1% in women. The !eel of HDL-cholesterol among smoking adults were Iower by 2.5 mg/di than nonsmokers, despite the fact that smokers were younger and slimmer. It was considered that, after adjustment for age and waist circumference, s ınaking might induce an HDL-variability by over 10%. Among participants free of coronary heart disease patients at baseline in 1990, in a prospective analysis by logictic regression of 9 baseline variables for coronary mortality, sınaking proved to be an independent determinant of borderline significance among men, exhibiting a relative risk of 1 .52.

8.Pulmonary Artery Pressure Measurement in Patients with Rheumatic Mitral Valve Disease by Using Color M-mode Doppler Echocardiography
Bülent MUTLU, Muzaffer DEĞERTEKİN, Cem ERMEYDAN, Kenan SÖNMEZ, Nuri KURTOĞLU, Elif EROĞLU, Yılmaz CİNGÖZBOY, Yelda BAŞARAN, Fikret TURAN
Pages 499 - 505
Pulmoner arter basıncının (PAB) non-invazif olarak ölçülmesi hasta/ann takip ve değerlendirilmesinde önemlidir. Ekokardiyografi, PAB ölçiinıiinde konvansiyonel Doppler'den yararlanılarak yaygm olarak kullam/nıaktadır. Bu ça lışmada amacımız; PAB'm yeni bir yaklaşım la , renkli M-mod Doppler'den yararlanarak hesap/amakltr. Çalışmaya sağ ventrikiil sisto/ik fonksiyonu normal olarak değerlendirilen ve kareliyak kateterizasyon ile PAB 'ı ölç iilnıiiş 68 olgu (38K,30E yaş onalaması = 36.2±15.8 yıl) dahil edildi. Ekokardiyografi işleminde renk sıkatası "aliasing" oluşturacak şekilde ayar/andı. M-mod inıleci okıma miimkiin olduğunca paralel olacak şekilde pulmoner kapaklann üzerine yerleşt iri/erek renkli M-mode Doppler göriintüler kaydedildi. Pulmoner akım renkli M-mode Doppler göriili/iiden oluşa n "aliasing" eğimleri (jlow propagation velocity (FPV) cm/sn) ölçiildii. Pulmoner arterden elde edilen FPV ölçümii, 59 lıaswda (%87) başa nyla gerçekleştirildi. Hasta/ann pulmoner arter basmçlan ekokardiyografik olarak pulmoner arter akım hızlanma zamam (PAHZ) ve trikiispid ye te rs izliğ i (TY) jeti hızı kullamlarak da hesaplandt. Ortalama PAB değerleri 33.0±14.2 mmHg, 37.2±12.7mmHg ve 33±16.6 mmHg olarak sırasıyla renkli Doppler M-mod, PAHZ ve kateterizasyon yöntemleri ile elde edildi. FPV yöntemi ile elde edilen de,~erler ile PAHZ ve TY ekokardiyografik yöntemlerinden elde edilen ölçiimler arasıda sı rasıyla , r=0.79, p<0.0001, r=-0.71, p<
Non-invasive esrimation of pulmonary artery pressure (PAP) by echocardiography is an important tool in routine elinical practice. The aim of the study was to investigate the application of color M-mode Doppler echocardiography in measurement of pulmonary artery pressure as a complementary method. We studied 68 patients (38 F, 30 M) who have normal right ventricular systolic function with a mean age of 36.2± 15.8 years. Of 68 patients, 44 were in sinus rhythm and rest of them in atrial fibrillation. During echocardiographic examination color baseline shift was adjusted to produce color aliasing and M-mode cursor was adjusted at the tips of the pulmonary valves to be as parallel the pulmonary flow as possible. After that, color Mmode Doppler (flow propagation velocity (FPV) cm/see) was measured as the slope of the aliasing velocity of the pulmonary flow. FPV measurement was successfully performed 59 of 68 (%87) patients from pulmonar artery. Pulmonary artery pressure were measured using tricuspid regurgitation jet (TRJ), and pulmonary flow acceleration time (PAT) me thods by ech ocardio graph y. Cardiac catheterization (CA TH) w ere al so performed to all patients for P AP measurement. As a result, mean PAP were obtain 33.0±14.2 mmHg, 37.2±12.7mmHg, and 32.9±16.2 mmHg by FPV, PAT and CATH methods, respectively. Also reasonable coefficients were obtained between FPV and TRJ, PAT, CATH methods (r=-0.71 , p

9.Clinical Characteristics and Prognostic Importance of Female Gender in Unstable Angina Pectoris
Seçkin PEHLİVANOĞLU, Ahmet YILDIZ, Alev ARATÖZKAN, Sait DOĞAN, Cennet ERBAŞ, Rasim ENAR
Pages 506 - 512
Akut Miyokard İnfarktiisiinde (Mİ) kadm cinsiyelin (K) hastane içi komplikasyonlar ve mortalite yönii1ıden göreceli olarak yiiksek risk taşuliğı bilinmektedir. Buna karşm wıstable angina pekt01·is (UAP) olgulannda k ad m cinsiyelin klinik özellikleri ve prognozlannm prospektif olarak değerlendirildiği çalışma sayıs ı sımrlidır. Bu çalışmada iiçünciil bir kardiyoloji merkezinin acil ünitesine Aralık 1999 -Nisan 2000 tarilı/eri aras ında UAP kliniğ i ile başvuran 81 ardışık hastamn demografik ve temel klinik özellikleri ile hastane içi ve 30 günliik prognoz ları prospektij olarak incelendi. Ölüm, Mİ, tekrarlayan ve refrakter iskemi (İSK), revaskiilarizasyon işlemleri (REV) (perkiitan koroner girişim veya koroner-bypass cerrahisi operasyonu) kaydedildi. Klinik sonuçlar ve prognoz cinsiyet açısmdan değerlendirildi. Hastaların %29 . 6'sı (24 hasta) kadm, her iki grupta ortalama yaş 58.2 idi. Kadınlarda erkeklere (E) kı ya sla daha az oranda sigara içimi (K:%37.5 ve E:%64.9; p=0.03) ve hiperkolesterolemi (K:%20.8 ve E:%47.4; p=0.05) vardı. Erkeklerde kadınlara kıyasla daha sık geç irilmiş REV (E:%43.9 ve K:%12.5; p=0.009) hikayesi vardı , geçirilmiş MI benzerdi. Hastaneye başvumda yapılan risk sımflamas ı sonrası hastaneye yatış oranları cinsiyet yönünden bemerdi (K:%75, E:%78.9). Yatan hastalarda; İSK sıklığı (K:%44.4, E:%31.7) anjiyograji" uygulama oranları (K:%70.8, E:%86), çok damar hastalı ğ ı (K:%52.9, E:%55.1 ) ve hastane içi REV (K:%27.8, E:%24.4) cinsiyet yönündenfarklılık göstermedi. Non-Q MI ge l iş imi kadmlarda daha az (K:%5.6, E:%15 .6) idi, ancak aradaki fark istatiksel olarak anlamlı değildi , ölüm gözlenmedi. 30 günlük hasta takip oranı iki grupta da benzereli (K:%70.9, E:%87.8). Otuz giinlük ta kiple İSK (K:%41.2, E:%26) ve REV (K:%11.8, E:%8) cinsiyet yönünden farklı değildi, Mİ veya öliim gözlenmedi. Sonuç olarak, çalış mamızda UAP'Iı kadmların erkeklere kıyasla sigara kullanımı , hiperlipidemi ve geçirilmiş revaskiilarizasyon oram daha düşük bulundu. Hastane döneminde non-Q MI gelişimi kadınlarda daha az idi. Bu çalışmanlll sonuçlarma göre UAP'ta kadm cinsiyelin literatürdeki Ml çalışma/arma kıyasla koroner morbitide yönünden görece/i olarak daha selim bir prognoz göstermesi, UAP'taki farklı patofizyolojik ve anatomik özellikler yanmda büyük ölçüde bu grubun daha genç ve risk faktörleri profilinin daha iyi olması ile ilişkili olduğunu düşündürmektedir.
It is well known that women (F) with acute myocardial infaretion (AMI) have a relatively higher risk for inhospital complications and mortality than men (M). But there are few prospective studies comparing the elinical characterist ics and prognosis of women and men with unstable angina pectoris (UAP). To evaluate the impact of fema le gender on elinical characteristics and prognosis of patients w ith UAP data (demographic and bas ic elinical characteri stics, in hospital and 30-day prognos is (mortal ity, nonfatal MI, recurrent 1 refractory ischemia and revascularization procedures)) of 81 consecutive UAP patients admitted to the emergency deparment of a tertiary cen ter were evaluated prospectively. 29,6% (n=24) of the patient population were female and avarage age was 58.2 in both groups. Sınaking (37 .5% vs 64.9%, p=0.03), hypercholesterolaemia (20.8% vs 47.4%; p=0.05) and prior revascularization (12.5% vs 43.9%, p=0,009) were less comman among women, prior MI was not different between the groups. Hospital admission rates after risk stratification was similar (F:75% vs M:78.9%). In hospit ilized patients inı urK 1\aratyot uer11111~ ~vv ı . L7 . .,vv -..,.v ..,. hospital ischemia (F:44.4% vs M:31.7%), coronary angiography (F:70.8% vs M:86%), multivessel disease (F:52.9% vs M:55.1 %) and in-hospital revascularization rates (F:27.8% vs M:24.4%) showed no difference among the groups. Women had less non-Q wave MI (5 .6% vs 15.6%), but the difference was not statistically significant. There were no deaths during the in-hospital phase. 30-day follow-up rates of both groups were similar (F:70.9% vs M:87.8%), as well as ischemia (F:41.2% vs M:26%) and revascularization rates (F: I 1.8% vs M:8%). There were no MI or death among groups. In conclusions, in our unstable angina population, women had lower rates of smoking, hyperlipidemia and prev ious revascularization rates compared to men and inhospital non-Q MI rates were lower in this group. Women in our patient population had a better prognosis regarding coronary morbidy compared with MI studies. This result can be related to the younger and better ri sk profile of the study populations as well as to different pathophysiologic and anatomic characteristics in UAP.

10.Turkish International Publications in Cardiovascular Medicine Numerically Stabilized in Year 2000
Altan ONAT
Pages 513 - 522
Kardiyovaskiiler tıp a/an111da Türkiye'den kaynaklanan uluslararası yayın lan değerlendirmek anıaciy/e, Science Citation Index'in /aradığı dergilerdeki Türkiye adres/i yayili/ ar gözden geçirildi. Web of Science'te SC! Expanded'de 2000 yı/ım kapsayan yaym/ardan toptanrı özeti ile editöre mektup türü yaym/ar dahil edilmeyip makale tiiriindekiler seçildi; on/ann arasmda da SC/ CD-ROM'a dahil olanlar ayık/andı. Birden fazla kurumdan ya da bilim kolundan çıkan ortak yayınlar için bir kredi sistemi uygulandı. Kardiyovaskiiler tıp alamnda 2000 yı lında SC/ CDROM'da bulunan !oplam 68 makaleden 8'i çowk kardiyolojisi, 10 1/ı 'u kalp cerrahisine aitti. Aynca 42 makalenin yalmz SC/ Expanded kapsanıında yer aldt ğı görüldü. Kardiyovaskii/ er lip yaymlannda, dünyadaki payımıwı bu yıl da binele 5.3'te kaldığı tahmin edildi. Yüziincii Yıl ÜTF Inı yı l en önemli hamle yapan nıerkezimizdi. Kardiyoloji yayınlannda önceki gelişmenin duraklama dönemine girmiş olabileceği izlenimi alındı.
Publications in cardiovascular medicine originating from Turkey were identified from the data of Science Citation Expanded in the Web of Science with the purpose of assessing the progress of the output Meeting abstracts and Jetters to the editor, as well as journals only covered by the on-line version were excluded. A weighted credit system was utilized for articles publi shed jointly with a nonmedical or noncardiovascular institution. Publications in cardiovascular medicine consisted of 68 articles with full text, of which 8 involved pediatric cardiology and ll cardiovascular surgery. In addition 42 publications appeared in journals included in SCI Expanded only. Cardiologic publications from Turkey made up this year again an estimated world share of 5.3 per mille leading to the inference of a stabilization as compared to the performance in the 1 990s.

11.Thoracic and Thoracoabdominal Aneurysm in Sisters with Marfan Syndrome: A Case Report
Yusuf KALKO, Vural ÖZCAN, Ufuk ALPAGUT, Faruk HÖKENEK, Murat BAŞARAN, Emin TİRELİ, Enver DAYIOĞLU, Aydın KARGI
Pages 523 - 527
Familya/ aort anevrizma ve disseksiyon/armda ilk operasyondan sonra anasromo: bölgesinde ve/veya daha distalde yeni anevriznıa ve eliseksiyon oluşumu normal popu/asyona oranla daha st kur. Anabilim Dalwuzda son 6 ytlda akw aorr disseksiyonu nedeni ile cerrahi müdahale yapilan 25 olgudan 6'st, roraka/ ve rorakoabdominal anevrizma sebebi ile opere olan 17 vakadan ise 4'ü MatJan sendromlu idi. Bu hasralardan ikisi kt:kardeşri. İlk olgumu: infrarenal abdomina/ aort anevrizmast sebebi ile başka merkezde opere oldukran 2 ytl sonra kliniğimi:de Crawford Tip IV rorakoabdomina/ anevrizma ramst ile yeniden opere edildi. Operasyon basit klemp tekniği ve ototransfüzyon kullamlarak yaptld1. İkinci olgumuz kronik tip lll dissekan aorr anevrizmast nedeni ile opere edildi. Hastaya parsiyel femoro-femoral km·diyopulmoner "by-pass" distal pet/fizyon yöntemi kul/antlarak torasik aort replasmam yaptld1. Operasyon sonrast erken ve geç dönemde nörolojik defisit ve visseral organ malpetfüzyonu gözlenmedi. İlk olgumuz 2. operasyondan yaklaştk 18 ay so1tra torasik sakkiiler anevrizma riiptiirii ile perioperatif dönemde kaybedildi. Rekürren aorr anevrizmalanmn bu hasta grubunda daha stk oluşmast klinik takibin önemini göstermektedir.
In patients with a family history of Marfan syndrome, the ineidence of recurrent aneurysm and dissection that involves the previous anastomotic site and /or ınore distal segments are higher than normal population. In our institution, during the last 6 years, 10 of 42 patients who underwent a surgical intervention because of aortic dissection and /or thoracoabdoıninal aneurysm had the diagnosis of Marfan syndrome. Two of them were sisters. The first patient previously operated due to infrarenal aneurysm was referred to our institution with the diagnosis of Crawford type IV thoracoabdominal aneurysm. The operation was performed by s iınpl e clamp and using autotransfusion techniques. The second patient with chronic type III dissecting aneurysın underwent to thoracic aorta replacement. Operation was conducted under partial femorofemoral cardiopulmonary by-pass for distal perfusion. During the early and Iate follow-up, we did not notice any neurological deficit or visceral organ ınalperfus ion. The first patient was presented with a sacculer aortic aneurysın 18 ınonths after first operation. However, we los t the patient perioperatively because of the rupture.We believe that the high risk of rec urrent aneurysm in this population necessitates close follow-up after the operation.

12.Letters to Editor
Altan Onat, Gülay Hergenç, Vedat Sansoy
Page 528
Abstract |Full Text PDF



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Quick Search



Copyright © 2024 Archives of the Turkish Society of Cardiology



Kare Publishing is a subsidiary of Kare Media.